Editör Yazıları

. Kapitalist sistemin hiçbir karşılık beklemeden kimseye yardım etmediği gerçeği de Ukrayna’nın önemli yeraltı kaynakları üzerindeki hesaplarda ortaya çıktı. Amerika ve İngiltere’nin dümen suyundan giden AB’ de artık kendi yoluna bakacak gibi görünüyor, Trump istediğini söyledi, bakalım sıradaki Avrupa Zelensky’den ne isteyecek  onu da göreceğiz.  Bütün bunlar olurken, Rusya da kendisi için elmas değerindeki Kırım’ı , Dombas ve  diğer işgal ettiği  bölgeleri Rusya’ya katmış oldu. Bize gelince Şubat sonunda Öcalan’ın açıklamalarıyla başlayan gelişmeler nereye evrilecek göreceğiz. Umarım 40 yılı aşan ve gerek içeriyi, gerekse de Ortadoğu genelini etkileyen bu büyük sorun demokratik usullerle çözülür ve Türkiye Ortadoğu bataklığından da kendini kurtarır.

                   Ülke ekonomisinin ve sanayinin yaşadığı olumsuzlukları tüm bu gelişmelerden bağımsız düşünmek çok zor. Bu ağır faturayı halk ve sanayici olarak birlikte yaşıyoruz. Hala enflasyon, yüksek faiz ve siyasal huzursuzlukları yaşamaya devam ediyoruz. Sanayici ihracatta hevessiz, baskılanmış döviz kurları en çok da onları etkiliyor. Pek çok sektörde olduğu gibi mobilya sektöründe de, üstelik açık vermeyen ve her yıl ortalama yüzde 8-10 büyüyen bir sektör olmasına rağmen işletmeler karsız çalışıyorlar. Bu yıl pek çok firma pazarlama bütçelerini neredeyse sıfıra düşürdüler. Sektörde  mavi yakalılardan beyaz yakalılara kadar varan yoğun işçi ve idari personel çıkışları yaşanıyor. Küresel düzeydeki firmalar dahi önlerini görmüyor ve ilk tedbir olarak küçülmeye, giderleri kısmaya gidiyorlar. Bu durum devam ederse, bırakın yabancı sermayenin ülkeye gelmesi, yerli sermayeyi de elimizde tutamaz hale gelebiliriz. Umarım Tekstilde yaşananlar diğer sektörlerde yaşanmaz.

        2025 yılı genel anlamda iyi başlamadı ekonomilerin kötü gitmesi, nedeniyle sorunu yabancılarda gören Avrupa seçmenleri aşırı sağ partilere yöneliyorlar. Son seçimlerde pek çok ülkede sağ partiler iktidarı alıyorlar ve bu durum dünya genelinde sosyal adalet, demokratik hakların kısıtlanması, uluslar ve ülkeler arasında kutuplaşmalar yaratarak yabancı düşmanlığını körüklüyor. Güzel ve huzurlu bir dünya dilemekten başka elimizden başka bir şey gelmiyor.

Saygılarımla

Nesip Uzun/ Mart 2025