Kırılan ekonomiden çıkış, yeniden üretime yönelmekle mümkündür.
Farklı senaryolarla haziranda yeniden seçime itilecek veya görev sürecinde yalnızlaştırılacak bir yerel yönetimle 4,5 yıl geçireceğiz. Bu süreçte erken seçim tartışmaları gündemin ana mad- desi olarak seslendirilecek ve politik gerginlik yıllarca devam edecek gibi görünüyor. Türkiye bu çok yönlü kendi iç sorunlarıyla boğuşurken, uluslararası konjonktür de boş durmuyor. Başta Suriye müdahalesi ve İran ambargosu ile bunun siyasi ve ekonomik etkileri, tepemizde Demokles’in kılıcı gibi duruyor. Amerika ile gerilen ilişkiler paralelinde, Trump’ın İran ambar- gosunda aştığı ‘ikinci raund’da yine aleyhimize gelişmeleri okuyoruz. İlk ambargo listesinde olmayan Türkiye, ikinci listede kotarılamadı. Dolar kuru bir hafta içinde 5,20’den, bu satırları yazdığım tatil gününde 6.101’e geldi. Hemen her sektörde ihtiyaç duyulan ithalata bağımlı üretim hammadde giderleri, kaçınılmaz zamları ve enflasyonu körüklüyor. İç pazar her geçen gün daha fazla daralırken, dövizin değerlenmesi ihracatı da zorluyor. İç pazardaki talep daralması ve ödeme dengelerinde yaşanan problemler, önümüzdeki günlerde daha büyük sorun- lara gebe olacak gibi görünüyor.
Küçük ve orta işletmelerden oluşan Türkiye üretim sanayi, bu dengesizlikleri kaldıracak ser- maye birikimine sahip değil. Her iflasın, batan her şirketin, bumerang etkisi yaratarak, yüzler- ce tedarikçi ve onlara hizmet üreten yan sanayiciyi de iflasa sürükleyeceğini unutmayalım. Yaklaşık 30 yıldır mobilya sektörünün hemen her kesimiyle iletişim içindeyim. Konuştuğum her sanayici karamsar. Mevcut hükümete toz kondurmayanlar dahi kötümser konuşuyorsa; şapkamızı önümüze koyup, toplumdaki pompalanan kutuplaşmayı bir yana bırakarak, başta siyasetçiler olmak üzere, hepimizin bu ülkede yaşadığını, ülkemizi seven insanlar oluğunu kabul etmek ve günlük siyasetler uğruna bu ülkeyi heba etmemeyi öğrenmek zorundayız. Bu ülkeyi ve insanlarını çok yordunuz. Kutsal değerler üzerinden yapılan politikalarla korkunç kutuplaşmalar yarattınız. İnsanların birbirlerine bir nabze güvenleri kalmadı. Bırakın sözleri, çekler ve senetler bile pul olmuş. Bu ülkeye kıymayın efendiler! 28 yıldır ilk kez bu denli karamsar bir yazı yazdım. Ülkemi seviyorum ve bu gidişatın iyi bir işaret olmadığını düşünüyorum. Amacımız kimseyi yaralamak değil, bu gerçekleri dile getirerek önlem alınmasını sağlamaktır.
Saygılarımla
Nesip Uzun
nesipuzun@mobilyadergisi.com.tr
Mobilya dergisi sayı 152-Mayıs 2019