2016 ve Beklentilerimiz
07-03-2016
Son iki yılda dünya ekonomisinde ve uluslararası ilişkilerde çok farklı gelişmeler, önceden belirlenemeyen dinamikler devreye girerek stratejistlere bol sürprizler yaşatıyor.
Değişimler para kurlarından petrol fiyatlarına, ülkelerin iç ve dış politikalarından stratejik ilişkilere kadar çok değişkenlerin egemenliğinde devam ediyor. Petrol fiyatları 140 dolardan tarihin en dip fiyatlarına inerken, petrol vb enerji kaynaklarına dayalı ekonomileri de derinden sarstı. Çevremizde önemli felaketler yaşanıyor, hepsi de Türkiye için önem arz eden bu ülkelerin yıkımı, yaklaşık yıllık elli milyar dolarlık bir ticaret hacminin yok olması anlamına geliyor.Savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü ve kısa zamanda yapılanmanın ufukta görünmediği bu bölgelerin yarattığı boşlukları, Türk sanayisi farklı arayışlarla yeni pazarlarla doldurmak zorundadır. Şüphesiz rekabetin bu denli keskin, talebin kısıtlı olduğu bir dönemde ticaret her zamankinden daha zor. İşletmeler büyümek yerine, mevcut konumlarını korumaya çalışırken, bir yandan da çıkış yolları arıyorlar. Realite işlerin hiç de eskisi gibi olmadığını söylüyor. Türkiye iç pazarda yapı sektörünün ve kentsel dönüşümlerin oluşturduğu, bir birini tamamlayan zincirin üretim ekseninde durumu koruyor. Bu durum mobilya ve onun yan sanayisi olan orman ürünleri parke, zemin sektörü, mutfak, kapı-pencere vb geniş bir üretim sektörüne istihdam ve üretim olanakları sunuyor. Bu sirkülasyon sürdükçe, taşeronlarla, tedarikçilerle geniş bir kesim bunlardan nemalanıyor.Ancak dünyada işler iyiye gitmiyor. 2016 yılında gezegenimizde hiç de mutlu yaşamıyoruz. Yanı başımızda kıyıya vurmuş bebeler, ülkelerinden göç etmiş milyonlarca mülteci, sadece Suriye'den değil; Afrika'dan Afganistan, Pakistan'dan kaçan bu insanlar, ekmek ve daha iyi bir yaşam hayali için, kimi ülkelerinin zorba rejimlerinden, kimi de çocuklarına güvenli bir hayat için kaçıyor. Bu trajedi tüm dünyayı farklı şekilde yakacak. Çünkü göçlerle birlikte ülkelerin dengeleri, yaşam alışkanlıkları, hatta gelir düzeyleri de değişime uğruyor. Yoğun ucuz emek gücü dünyanın her yerinde müşteri buluyor. Hizmetin kalitesi düşse de, sosyal adalet duygusu sarsılıyor. Nitelikli işgücü, yerini günü kurtaran çözümlere terk ediyor. Sonrası ise malum: Yabancı düşmanlığı her yerde tavan yapıyor. Göçlerin oluşturduğu bu ekonomik ve sosyal sorunlar, yakın zamanda farklı argümanlarıyla tüm ülkelerin en önemli sorunları arasına girecektir.Saygılarımla..Nesip Uzun