2020 Hayallerimiz ve Gerçekler
Bizi buraya getiren etmenlerin çoğunu kendimiz ilmik, ilmik ördük ve gelinen noktada geride ne övündüğümüz tarım kaldı ne de İthalatı aşan bir ihracat ekonomisi var artık şimdi. İthalata bağımlılık daha da artarken üretim ekonomisi olma söylemleri günümüzde hemen tüm politikacılar tarafından dillendiriliyor ancak bu beklenti toplumu heveslendiren bir siyasal argümandan öteye geçemiyor. Saplandığımız Ortadoğu açmazından çıkış yolları hala toz duman, bunun ülke ekonomisine maliyeti ve yükü her gün daha da büyüyor. Bu gün itibarıyla, 2020li yıllara giderek kabusa dönüşen ve Libya eklentisiyle daha da büyüyen yeni bir bilinmezin-Bilinenin kapısını aralayarak giriyoruz.
Uluslararası konjonktürü iyi okuyamamak ve günlük politikalar üretmek üzerinden gerçekleşen tutum almalar, zaten dünyanın en büyük göç dalgasına maruz kalmış ve bu göçlerin yarattığı ve dinsel aidiyet dışında Türk toplumunun alışık olmadığı, gerçekte farklı bir sosyal, kültürel,değerlere sahip büyük göç dalgasının kentlerde yarattığı-yaratacağı deformasyon, ve uyumsuzlukların her gün farklı örneklerine tanık oluyoruz.
Gelecekte büyüyecek ve tümüyle bu sorunlardan kaynaklanacak bir yabancı düşmanlığının tohumları da bütün bu etmenlerin sonucunda oluşuyor. Tüm büyüme söylemlerine rağmen refahtan pay alamayan, kendi ekonomik sorunları çözülememiş olan ve günlük maişet ve geçim derdiyle uğraşan, hala yeteri kadar eğitim sağlık, barınma ve yaşam kalitesinden faydalanamayan bir ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan vergileriyle ülkeyi ayakta tutan asli unsurları, (Türkiye vatandaşları) göçün ve göçmenlerin yarattığı kayıt dışı ve ucuz işgücü ile bölgesel gettolaşmalar kültürel uyumsuzluklar sonucu nüfus hareketlerini değiştirecek denli yoğunlaşmalara neden olmakta , bu da toplumda farklı tepkilere ve zaten tecridi yaşanan ilişkilerde tam bir kopuş yaşatmaktadır.
Bunların sosyolojik sonuçları hesaba katılmadan sürdürülmesi, önümüzdeki en önemli sorunlardan biri olacaktır. Yaşam ilişkilerimizden medeni hukuk anlayışımıza, kadına bakış açımızdan evrensel bir çok anlayışımıza kadar farklı kültür ve değerlerle yetişmiş çoğu eğitimsiz ve geleneksel yaşam tarzını sürdüren ve bu konuda da değişime yabancı olan bu kalabalık toplumun uyum ve entegrasyonu 2020 sonrasına ötelenmiş önemli yüklerden biridir. Tüm bu sorunların çözümü Afgan, Suriyeli ve diğer Ortadoğulu göçmenleri TC vatandaşlığına almakla çözülemeyeceği aşikar, ancak büyüyerek artan bu dalgaya çözüm önlemleri de bir o kadar önem taşımaktadır. Çalışma saatlerini dört güne düşürülmesinin konuşulduğu medeni dünyada, Türk toplumu da esas ağırlığı çalışanlardan alınan vergiler ve otomatiğe binen dolaylı vergilerle ayakta duran ülkenin refahından pay almak, yarınlarından korkmadan çocuklarına huzurlu bir yaşam sunmak istiyor. Sahip olduğumuz öz kaynaklarımız buna yeter yeterki onları doğru kullanalım.
Saygılarımla
Nesip Uzun