Ekonominin baskın etkisi ve yapısal sorunlar

Mobilya Dekorasyon Dergisi - Mobilya Dekorasyon - Dergi - Yayın - İletişim - Dergi - furniture - wood - design - dizayn - aksesuar - kenarbandı - edgeband - makine -woodworking - woodworkingmachinery - fair - mobilya fuarları - woodworking machinery - ahsap makineleri- glue-yapıştırıcı tutkal-

Ekonominin baskın etkisi ve yapısal sorunlar

30-09-2017
Ekonominin baskın etkisi ve yapısal sorunlar
Siyaset ekonomi ilişkisi kıskanç iki sevgilinin egemenlik savaşına benzer, ona ast üst ilişkisi de diyebiliriz, ama kimin ast kimin üst olduğu zaman ve mekana, sürecin o anki nesnelliğine göre değişir. Erkeğin ataerkilliği gelişmiş toplumlarda kadına sökmez, vaziyet ya mahkemede, yada uzlaşarak durumu idare etmeye gider. Kavgada iki taraf da zarar görürse kazananın kim olacağı da belli olmaz, yaşam ve yönetim modelleri de buna benzemez mi!...Süregelen ilişkiler yumağında ani radikal dönüşümler, ekonominin bilmediği veya sürece ters gelen durumlar geliştiğinde gerek içsel dinamikler, gerekse de her yönüyle uluslararasılaşmış sermaye ve ekonomi ilişkileri şişer, karnı ağırmaya, bir süre sonra da hazımsızlık çeker. Etrafa yayılan rahatsız edici kokular çevreyi de rahatsız etmeye başlar. Aynı süreci tersine de işleyebiliriz, kısacası iki ekonomik yapı arasındaki çelişkiler doğru ele alınmaz uçurum büyürse üst yapı ne denli güçlü olursa olsun ekonomiden bağımsız bir sürdürülebilirlik gerçekleşemez. Dünya ekonomisinin bu denli entegre olduğu bir zaman mekan sarmalında ülkelerin asli gelişim dinamikleri olan yeniden üretim ve üretim ekonomileri gelişemez. Bu üretim ekonomileri klasik sanayiler olduğu gibi yenilenebilir enerji kaynakları, nano ve dijital teknoloji yatırımları, en önemlisi de bunları başarıyla kullanabilecek insan kaynaklarıdır ki, bu da yıllık planlamalarda ülkelerin bu alanda gerçekleştirdikleri yatırımlar, GSMH’nın bu kaynaklardaki yıllık paylarıdır. 2017 bütçe planlamalarında eğitimin yukarıda sözü edilen alanlardaki payları burada yazamayacağımız kadar düşük. Dünya eğitim kalitesinde ülkemizin sıralaması ne yazık ki her yıl daha da gerilere gidiyor. Ana babaların varını yokunu satarak çocuklarını yerleştirdikleri özel ve devlete ait okullar sıralamalara dahi giremiyor, Güney Kore, Taywan, Vietnam gibi ülkeler daha 15-20 yıl öncesine kadar Türkiye’nin gerisinde ülkelerdi. Çin’in halen resmi olarak tanımadığı Taywan bugün dünyaya teknoloji satıyor.

      Siyaset ekonomi ilişkisi kıskanç iki sevgilinin egemenlik savaşına benzer, ona ast üst ilişkisi de diyebiliriz, ama kimin ast kimin üst olduğu zaman ve mekana, sürecin o anki nesnelliğine göre değişir. Erkeğin ataerkilliği gelişmiş toplumlarda  kadına sökmez, vaziyet ya mahkemede, yada uzlaşarak durumu idare etmeye gider.  Kavgada iki taraf da zarar görürse kazananın kim olacağı da belli olmaz, yaşam ve yönetim modelleri de buna benzemez mi!...Süregelen ilişkiler yumağında ani radikal dönüşümler, ekonominin bilmediği veya sürece ters gelen durumlar geliştiğinde gerek içsel dinamikler, gerekse de her yönüyle uluslararasılaşmış sermaye ve ekonomi ilişkileri şişer, karnı ağırmaya, bir süre sonra da hazımsızlık çeker. Etrafa yayılan rahatsız edici kokular   çevreyi de rahatsız etmeye başlar. Aynı süreci tersine de işleyebiliriz, kısacası iki ekonomik yapı arasındaki çelişkiler doğru ele alınmaz  uçurum büyürse üst yapı ne denli güçlü olursa olsun ekonomiden bağımsız bir sürdürülebilirlik gerçekleşemez. Dünya ekonomisinin bu denli entegre olduğu bir zaman mekan sarmalında ülkelerin asli gelişim dinamikleri olan yeniden üretim ve üretim ekonomileri gelişemez.

        Bu üretim ekonomileri klasik sanayiler olduğu gibi yenilenebilir enerji kaynakları, nano ve dijital teknoloji yatırımları, en önemlisi de bunları başarıyla kullanabilecek insan kaynaklarıdır ki, bu da yıllık planlamalarda ülkelerin bu alanda gerçekleştirdikleri yatırımlar, GSMH’nın bu kaynaklardaki yıllık paylarıdır. 2017 bütçe planlamalarında eğitimin  yukarıda sözü edilen alanlardaki payları burada yazamayacağımız kadar düşük. Dünya eğitim kalitesinde ülkemizin sıralaması ne yazık ki her yıl daha da gerilere gidiyor. Ana babaların varını yokunu satarak çocuklarını yerleştirdikleri özel ve devlete ait  okullar sıralamalara dahi giremiyor, Güney Kore, Taywan, Vietnam gibi ülkeler daha 15-20  yıl öncesine kadar Türkiye’nin gerisinde ülkelerdi. Çin’in halen resmi olarak tanımadığı Taywan bugün dünyaya teknoloji satıyor.

       Türk siyaseti bir meyve kurdu misali kemiriyor dinamikleri içten dışa tüketiyor. Bölgesel eşitsizlikler kentlere göçü teşvik ediyor. Yatırımlar metropollere odaklanmış ve  özellikle doğu ve güneydoğuda organize bölgelerin hali perişan, ortada organizasyon olmadığı gibi bölgeler de kapanın elinde ranta dönüşmüş durumda, neden bir türlü kurulamaz bilinmiyor. Bütün bunlar hepimizin ortak dertleri değil mi? ille de mobilyacı olmak gerekmiyor, ülke ekonomisi hemen tüm üretim kollarının yarattığı bir bütündür. Birinin derdi diğerinde de hissedilir, ihracatın tek dili vardır 1-istikrar ekonomisi  2-doğru kur politikası 3-üretim. Bunlardan  biri alltakilerin,  ikisi ise üsttekilerin ellerinde.  Üçü bir arada yapabilirsek refaha hep birlikte kavuşabileceğiz. Bunun da tek yolu, her kesin işini layıkıyla yapmasıdır. Bu ay 40 yılda ekonomi ve üretimin her alanında dünya devine dönüşmüş Çin’deydim Bir grup uluslararası gazeteciyle birlikte davetli olduğumuz bu ülkede pek çok yeri gezdik.  Bir haftalık gördüklerim ve izlenimlerim bana bunları yazdırdı.

Saygılarımla

Nesip Uzun

yazar

Nesip Uzun-editor yazısı

E-bülten için e-posta bırak