Güzellik Kurtaracak Bizleri
13-05-2014
2014 Mart - Nisan ayları içinde yaşananlar bir ülkede birkaç yıllık sürece eşdeğer sonuçlar ortaya çıkardı. Her yönüyle gerilimli ve agresif geçen günlerden bugüne, sular hala durulmuş değil. Yargısal operasyonlar, hükümetin neredeyse yeniden kurumsal yapılanması, ve ertesinde 1 Mayıs gerilimi süreci bugüne kadar taşıdı. İçte ve dışta tüm gözler Türkiye üzerindeyken biz belki de bu kadar ince hatlar üzerinde yaşadığımızı fark edemedik.
Türkiye beş yıl öncesinin Türkiyesi değil artık Gerek yıllık büyüme normları, uluslararası prestij, komşu ülkelerle ilişkiler ve ekonominin gidişatı, o günleri aratıyor. Sadece ekonomik ve siyasal planda değil, moral değerler açısından da durum aynı. Demokratikleşme paketi, yeni anayasa, seçim barajlarının indirilmesi, yerel yönetimler yasası ve en önemlisi de sağlanan barış sürecinin beklentileri, yeni Türkiyenin gerçekleştirmesi beklenen yapısal reformları Hükümetin yıllardır dillendirdiği bu talepler Acaba soruları içinde boğuluyor.Ülkenin sürüklendiği iç problemler, hükümet kanadında meydana gelen saflaşmalar bu umutları toplum nezdinde zayıflatmış gözüküyor. Taraflar bunun nedenlerini birbirleri üzerine atsalar da faturası demokratik sistemin kilitlenmesi sonucunu doğurmuştur. İMFye borcumuz bitti, ancak iç ve dış borçlar giderek artıyor. Bugünkü hükümetin işbaşına geldiği 2002 yılında 130 milyar dolar olan dış borçlar 2012 yılı sonunda 337 milyar dolara çıkmış. İç borçlar ise 196 milyar dolar civarında. Bu tutar içinde yer alan kamu borçları 64 milyardan 103 milyar dolara yükselmiştir. Hazine Müsteşarlığının, 2013 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin geçici verilerine göre,Türkiye'nin brüt dış borç stoku, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla 372.7 milyar dolar, net dış borç stoku ise 214.4 milyar dolar oldu.
Etrafımızdaki sosyal patlamalar, Suriye ve Ukraynada şiddetlenen çatışmalar düşünüldüğünde doğru çözümler üretilemezse yanı başımızda patlamaya hazır barut fıçısı, her şeyin görüldüğü kadar da basit olmadığını gösteriyor. Bütün bunlar ülkenin istikrarı, için önemli göstergelerdir. Yatırım ve tüketim psikolojisi bunlarla gelişir ve yaşamda hayat bulur. Bu ülke kavga ve zıtlaşmalardan yoruldu şimdi değişik bir türüne tanık oluyoruz, ancak bu didişmeler de aynı olumsuzlukların habercisidir.
Hepimiz bu ülkede yaşamaktan mutlu olmak ve geleceğe güvenle bakmak istiyoruz, kavgasız, barış içinde bir ülke özlemi içindeyiz. Fertleriyle zenginleşmiş, sadece geçim derdini düşünmeyen, yılda bir kez tatil yapabilen, kitap alıp sinemaya, tiyatroya para ve zaman ayırabilen o kültürü yakalamış bir toplum bu ülkenin de hakkı değil mi Yüzü gülen bir toplum olmak!... Bunlar çok mu uzak hedefler!... Burada biz alttakilere, bireylere de çok iş düşüyor, katılımcı olmak ve yurttaşlık haklarımızı savunmakTabi bunları ne kadar biliyoruz!....
Sevgi ve huzur dileklerimle
Nesip Uzun