Türkiye’de bu 22 yıllık süreçte dolar 1 TL’den 26 TL’ye çıktı. Uzun bir süredir hükümetin farklı müdahaleleriyle baskılanan döviz, seçimin hemen ertesinde hızla tırmanarak  18 TL’den 26 TL’ye çıktı. Beklenen 25 TL ihracat beklentilerini aşarken ihracatçılar 30 TL sınırlarını bekliyorlar. Haliyle içerde TL’nin değerlenmesi ve dövizin sabit tutulması bankalar nezdinde düşük faiz politikası ile  kredi musluklarının açılmasını sağladı.  İç ekonomide Ahmet’in parası Ali’ye, Ali’ninki Hasan’ın cebine, yakın alan paslaşmasıyla paramız kapalı bir döngü içinde dolaştı durdu. Bu arada cepte kalan dövizlerle de ya da yüksek kurda döviz alınarak eldeki dövizler de üretimin hammadde ve tedarikine gitti.  Biz zenginleşiyoruz derken tersine toplumun katmanları arasındaki uçurum daha da derinleşti. Siyaset tüm bu görüngüleri manipüle ederek ne yazık ki günü kurtarma üzerinden yürüdü, ancak ülke gerçekleri artık bunları kaldıracak durumda değil. 22 yıldır ülkeyi yöneten mevcut iktidar, gerek ekonomik, gerekse de politik sorunların her çeşidini yaşayarak bu günlere geldi.

 Son hükümet atamaları ve yapılanmalar da bu noktada eski uygulamalardan ısrarcı olunmayacağı, işi bilenlere teslim edileceğini gösteriyor. Umarım öyle de olur ve bu değişim toplumun beklentileri olan demokratik ve siyasal alanlarda da sürer. Ülke son yıllarda çok fazla kutuplaştı. Her siyaset lideri ben 85 milyon halkın iradesi olacağım diyor, tabi ki bunun böyle olması gerekir, seçim meydanlarında oluşan rekabet havası seçimden sonra toplumun bütününe yönelik uzlaşıya dönüşmeli ve kutuplaşmalar bizzat bu irade tarafından sona erdirilmelidir. İş dünyasının da,  geniş çalışan emekçi kesiminin de beklentisi bu yöndedir. Gerçek demokrasilerde seçimler bir hizmet yarışıdır ve en çok, en doğru hizmeti toplumuna sunan yönetimler başarılı olur ve iktidarlarını sürdürürler.

Sektörümüzde de bu gelişmelere bağlı tutum almalar, yatırım projeleri  gerçekleşti. Bir kısım yatırımlar seçim sonrasına ertelenirken, şimdi bunların zamanı geldi.  Fuarlarda yapılan satışlar banka kredilerinin şu anda sınırlı olması nedeniyle,  ihracatçıyı düşündürüyor. Herkes kredilerin açılmasını bekliyor. Kısacası buraya nasıl geldik sorusunu bir kenara bırakırsak!... ülkenin gelinen noktasında  iktidar hangi gücün elinde olursa olsun bu durum yaşanacaktı. Ancak dünyadaki genel kargaşayı da düşünürsek,her şeye rağmen doğru ve tutarlı  politikalarla ve ülke kaynaklarını iyi yöneterek bunların da atlatılabileceğini düşünüyoruz. Bu ayki yazım biraz fazla ekonomi ağırlıklı oldu, oysa Temmuzun sıcağında bir kısmımızın  tatil yaptığı kimilerinin bunu hayal bile edemediği bu yaz sıcağında daha neşeli şeyler yazılabilirdi.Herkese sıcak, güneşli ve huzurlu bir yaz tatili diliyorum.  

Saygılarımla

Nesip Uzun