Yunanistan, Türkiye'ye olan yakınlığı, ortak kültürü ve ticaret alışkanlıkları ile, Türk firmaları açısından önemli bir pazar konumundaki ülkelerin başında gelmektedir.

Bugüne kadar gerek mobilya gerekse de yan sanayi alanlarında Atina ya da Selanik'te düzenlenen fuarlara birçok Türk firması katılmış, bayilikler bulmuş, kalıcı müşteiler elde etmişti.

Ancak 2008 yılında önce dünya ekonomilerini ve bağlı pazarlara ilk darbeyi vuran küresel kriz, birçok bölgede toparlanma eğilimine girerken, Avrupa bunun etkilerini kolay kolay üzerinden atamamış,İrlanda, İspanya, Portekiz, İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler çok daha ağır birçimde yaşamaya başlamıştı krizi. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri olan Yunanistan'da gerek iç gerekse dış güçler tarafından krizden kurtulma çabaları sürerken, bir anlamda yaprak kımıldamayan mobilya sektörüne yönelik iki yılda bir düzenlenmekte olan MEDWOOD fuarı, Mart ayında sessiz sedasız kapılarını açıyordu.

MEDWOOD 2012 : KRİZİNDEN ÇIKIŞIN UMUDU
Kendi iç dinamikleri açısından çok büyük olmasa da, Yunanistan mobilya ve yan sanayi, Balkan pazarları açısından oldukça dinamik bir yapıya sahipti. Ülkenin Ön Asya, Ortadoğu, Afrika , Doğu Avrupa ve CIS ülkeleri arasındaki stratejik konumu, kriz öncesinde başta Türk firmaları olmak üzere pek çok üreticinin ilgisini çekmekteydi. Ancak kriz sadece bu sektörde değil, hemen hemen tüm sektörlerde etkili olmuştu. Atina'da kaldığımız süre içerisinde ülkede ticaretin yavaşlamış olduğuna ve yatırımların durma noktasına geldiğine bizzat tahık olduk. Havalanında kente giden otobanın kenarındaki reklam panolarından bir teki bile dolu değildi ve konuştuğumuz insanlar krizin etkisini ticaret hayatında ciddi bir biçimde hissettiklerini beiertiyorlardı.

Ancak Yunanistan'da günlük hayat, çarşı pazar, lokantaların oldukça canlı olduğunu da, havaalanına yakın bir yerde olan fuarın özellikle hafta sonunda profesyonel alıcılar tarafından doldurulduğuna da tanık olduk. Anlaşılan arayış içerisinde olan firmalar umutlarını dış pazarlara bağlamaya başlamış ve MEDWOOD'u bu anlamda bir çıkış noktası, bir fırsat olarak görmüşlerdi.

İki yıl önceki fuara oranla katılımcı sayısında önemli bir düşüş olsa da, zişyaretçi sayısı ve kalitesinin hiç de yabana atılmayacak seviyelerde olduğuu bizzat gördük. Türkiye'den tanıtık birçok sektör temsilcisi ile karşılaştığımız fuarın hiç de yabana atılmayacak katılımcıları da vardı. Bunların arasında Türkiye'den Kastamonu Entegre oldukça geniş bir stand ile katılmıştı. yine Avrupa'nın önemli firmalarından EGGER, BLUM doğrudan, pek çok tanınış marka da temsilcilikleri aracılığıyla katılmıştı fuara. Toplam fuar katılımcısı 100 civarında idi ve iki hol içrisinde 10.000 m2'lik bir alanı doldurmuşlardı.

Kesin bir ziyaretçi verisi baskıya girdiğimiz zamana kadar elimize ulaşmamış olsa da, aralarında Ortadoğu, CIS ülkeleri ve Balkanlar'dan gelenlerin ağırlıkta olduğu bir yabancı ziyaretçi kitlesi de bulunuyordu.

Fuarı gezen alım heyetleri içerisinde Kuzey Irak'tan gelen bir delegasyon dikkatimizi çekti. İçlerinde kadın parlementerlerin de bulunduğu heyet üyeleriyle ilginç konuşmalar gerçeleştirdik. Taürkiye'nin krizden Irak ve diğer Ortadoğu ülkeleri ile ticarete ağırlık vererek atlattıklarını söyleyen parlamenterler, Yunanistan'a da aynı yolu izlemelerini öğütlediler.

Dış Ticaret Müdürü Haluk Baybek'in koordinasyonunda fuara gelen ve ilk günden sonuna kadar yoğun bir ziyaretçi ilgisi ile karşılaşan Kastamonu Entegre ekibi de, fuar boyunca standlarını ziyaret edenlerin niteliğinden oldukça memnun olduklarını belirttiler.

Ancak, fuar sohbetlerinin önemli bir bölümünün de geleceğe yönelik belirli bir karamsarlık içerdiğini de söylememiz gerekir. Özellikle bire bir görüştüğümüz Yunanlı firma temsilcileri içerisinde, önümüzdeki 6 ayda piyasadaki mobilya ve terdarikçi firmaların yarıya yakının kapılarına kilit vurmak zorunda kalacağını ısrarla vurgulayan karamsarların sayısı hiç de az değildi.