Türkiye ve Dünya Ormancılığı Sabri Avcı
24-09-2014
İçinde bulunduğumuz yüzyılın ormancılık yüzyılı olacağını düşünüyorum. İklim değişikliği ve ani iklim olayları Dünyada ve Türkiye?de giderek daha fazla konuşulmaya başladı. Ormanlara çok ihtiyacımız var ve daha yaşanılır bir dünya ya kavuşmak için dünyanın ısınmasına, buzların erimesine yol açan havadaki fazla olan karbonun yere bağlanması, organik hale getirilmesi gerekmektedir. Ormanların artırılmasının yolu, orman işletmelerinden geçmektedir. Bu nedenle ormanlar mutlaka işletilmeli, işletilecekse genişletilmelidir. İnsanoğlu ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü ormanlardan elde etmektedir. Bu nedenle bu yüzyılda orman ürünleri endüstrisi de giderek gelişecektir.
BU YÜZYIL ORMANCILIK YÜZYILI ve ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİSİ DE GİDEREK GELİŞECEKİçinde bulunduğumuz yüzyılın ormancılık yüzyılı olacağını düşünüyorum. İklim değişikliği ve ani iklim olayları Dünyada ve Türkiyede giderek daha fazla konuşulmaya başladı. Ormanlara çok ihtiyacımız var ve daha yaşanılır bir dünya ya kavuşmak için dünyanın ısınmasına, buzların erimesine yol açan havadaki fazla olan karbonun yere bağlanması, organik hale getirilmesi gerekmektedir. Ormanların artırılmasının yolu, orman işletmelerinden geçmektedir. Bu nedenle ormanlar mutlaka işletilmeli, işletilecekse genişletilmelidir. İnsanoğlu ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü ormanlardan elde etmektedir. Bu nedenle bu yüzyılda orman ürünleri endüstrisi de giderek gelişecektir.
Konumuz dünya ve Türkiye ormancılığı Ben işim gereği dünya ormanlarının dörtte üçünü gezdim. Hem ithalatçıydım hem de Türkiye Orman Ürünletiri İthalatçıları ve Sanayicileri Derneğinin 12 yıl başkanlığını yaptım. Çok değişik heyetlerle Amerikayı baştan aşağı, Avrupa ve Afrikanın bir kısımını ve Uzak Doğuyu da gezdim. Pazar çok büyük ve orman ürünleri derken çok önemli bir endüstriden bahsediyoruz. Kısaca rakamlara bakacak olursak, orman ürünleri ihracatı dediğimizde, dünya çapında 450 milyar doları aşkın bir endüstriden bahsettiğimizi söylemek gerekir. Bunun içerisine 2012 rakamları ile 160.6 milyar dolarla mobilya, 165.7 milyar dolarla kağıt, 118.4 milyar dolar da ahşap eşya ihracatı (kereste, tomruk, yonga levha, MDF vb.) girmektedir. (TABLO 2)
Mobilya endüstrisine geldiğimizde de görmekteyiz ki, dünya mobilya ihracatının başını uzak ara 56.7 milyar dolar ile Çin çekmekte, onu 12.6 milyanr dolar ile Almanya, 10.8 milyar dolar ile İtalya ve 8.6 milyar dolar ile Polonya çekmektedir. Bu ülkeleri sırasıyla ABD, Meksika, Vietnam, Kanada, Fransa ve Malezya takip etmektedir. (TABLO 3)
DÜNYA TİCARETİNDE ÖNDE GELEN ÜLKELER, GENİŞ ORMANLARA SAHİP OLANLAR DEĞİL, SANAYİSİNİ, TEKNOLOJİSİNİ GELİŞTİREN ÜLKELERDİR
Dünya pazarlarında ahşap ürünler ticaretinde önde gelen ülkelerin, sanıldığı gibi orman kaynakları çok zengin olan ülkeler arasından değil, orman ürünleri alanında dünyada söz sahibi olan, sanayisini, yatırımını, makina teknolojisini geliştiren ülkeler arasından çıktığını görmekteliz. Örneğin dünyanın en geniş ormanlarına sahip ülkeler arasında ilk üçü Brezilya, Rusya ve Kanada iken en çok ihracatı Çin, Almanya, Amerika yapmaktadır.
İthalatı en fazla ülkeler de bunlar. Yani orman ürünleri aranında ithalat yapan ülkeler aynı zamanda ihracat da yapıyor. Buradan da ithalatın ihracata çok fazla faydası olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle ithalatın önünü kesmemek lazım. Ülkemiz açısından da bu böyle. Özellikle hammadde ve ara mamuller olarak bu ürünler içeride işlenerek tekrar ihracata yöneliyor sonuç olarak.
2023 HEDEFLERİNE ULAŞABİLMEK İÇİN, ÖNCELİKLE ORMANCILIK ALANINDA GEREKEN REFORMLARI YAPMALIYIZ
Sektörümüze 2023 hedefleri açısından baktığımızda şunu söyleyebiliriz. Son 12 yıl içerisinde ülkemizde özellikle, sağlık, ulaşım, ekonomi, hizmetlerin özelleştirilmesi ve sosyal yardımlar alanında önemli gelişmeler, ilerlemeler oldu. Tüm dünya bunu gördü. Ancak ormancılık alanında reformları istenilen düzeyde yapamadık. Bunun için özellikle bürokratik oligarşiden ve mevzuat hazretlerinden uzaklaşılması gerekmektedir. Bu alanda özel sektörün dünya ormancılığındaki örnekleri Türkiyede de uygulayabilmesi için önünün açılması ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Ormancılık alanında yapılması gereken değişiklikler, öncelikle anayasada kimi değişiklikler yapılmasını gerektirir. Çünkü Türkiyede ormanlarla ilgili aman ormana girmemek lazım diye bir anlayış var. Sanki ormanlar insanlar için değil, insanlar orman içindir haline gelmiş. Katı kurallalar var, orman suçları çok ağır, genel ve özel af kapsamına dahi alınamıyor. Bu anlayışın kırılması için anayasanın 169. ve 170. maddelerinde değişikliğe ihtiyaç var. Bunu ormancılar da, hükümet de çok iyi biliyor. Hala 60 yıl once çıkmış ormancılık kanununa gore faaliyet gösteriliyor.
Ben, 2015 2016 da sivil bir anayasanın hazırlanacağını ve diğer düzenlemelerin yanısıra ormancılıkta da gerekenin yapılacağını düşünüyorum. Böylelikle özel sektörün ihtiyacını karşılayan, önemli yatırımlar ve Türkiyeyi dünyaya taşıyan tüm gerekli değişiklikler yapılabilecek, Buna inanıyorum.
BİR EKO SİSTEMİ KORUMANIN EN İYİ YOLU ONU YAŞATMAK VE İŞLETMEKTEN, EKONOMİYE KAZANDIRMAKTAN GEÇER
Diğer taraftan çevreci kuruluşlar ve kamuoyuna da çok iyi anlatmamız gereken bir konu var. Bir ekolojiyi ve eko sistemi konumanın yolu o sistemi ekonomik bir hale getirmekten geçer. Eğer ekonomisi yoksa ekolojiyi yaşatmak mümkün değil. Yani ormanları yaşatmanın ve korumanın yolu onları işletmekten ve onlardan faydalanmaktan geçer. Bunu da herkese çok iyi anlatarak kafalardaki prangaları kırmamız gerekmektedir. Bu konuda da bizlere,. Özel sektöre, çok ciddi işler düşüyor. Hep söylendiği gibi ormanların aslında kağıt, kereste elde etmek içine tüketilmediğini, aksine tüketilmeyip, artıyorlar.
ORMANLARIMIZI YATIRIMCILARIN KAR EDEBİLECEĞİ, KAZANCINDAN VERGİ VEREREK KATKI SAĞLAYABİLECEĞİ BİR HALE GETİRMELİYİZ
Bizim esas olarak geleneksel, emek yoğun ormancılıktan modern ormancılığa yani mekanizasyona dayalı ormancılığına ve de devlet ormancılığından millet ormancılığına geçmemiz gerekir. Bizim orman ürünleri sektörünü kar eden bir sektör haline getirmesi lazım. Kar eden sektör vergi veriyor. Artık devlet ormanlardan doğrudan para kazanmak yerine özel sektörün yatırım yaparak ve para kazanarak elde edeceği kardan vergi alarak bundan yararlanma yoluna gitmeli. Böyle olunca da yatırım yapan kuruluşun ihtiyacı alan hammaddeyi doğru bir fiyatla ve istikrarlı bir biçimde yıllık bazda temin etmesi gerekiyor.
Gelişmiş ülkelerdeki sanayi kuruluşlarının en önemli avantajı 40 yıllık, 50 yıllık hammaddelerini elde edecek kaynaklarını oluşturabilmiş olmalarıdır. Bu sayede bu kuruluşlar çok ciddi ve planlı yatırımlar yapabiliyorlar. Oysa Türkiyede bunu yapmak mümkün değil, halen açık artırmalı satışlarla 3 5 aylık hammaddesi temin etmek zorunda kalıyor ve hangi fiyattan temin edeceğini de önceden bilemiyor. Bu sorunun en kısa zamanda çözülmesini umuyoruz da imalatçılarımız da kendilerini büyütebilirler.
Öte yandan özel sektörün dünyada önünü açabilmek ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek amacıyla Türk firmalarının inovasyona, Ar-Geye tasarıma ve bunun sonucu olan markalaşmaya gitmesi gerekir. Son yıllarda bu alandaki gelişmeler gayet iyi gidiyor. Eski yıllarda ihracatın değeri tonlarla ifade edilirken, örneğin ihraç edilen bir tonun fiyatı 2000 dolar iken, şimdi bizim de ihracatta kilogram ağırlığımız olarak 3.5 4 dolarla yükseldi. Bunu sadece hammadde ya da işlenmiş ürün olarak değil, bunun içerisine markayı da güveni de koyarak birim fiyatlarımızı yükselttik. Bu da Türkiyenin başarısı. Ama bunu daha da yükseltmemiz gerekir. Halen Almanyada ya da diğer gelişmiş ülkelerde markalaştıkları için ihracatın kg başına fiyatı 7 dolar civarındayken, Türkiyede 3.5 - 4 dolarlar seviyesindeyiz henüz.
ÜLKE COĞRAFYASININ AVANTAJLARINI KULLANARAK KUZEYİN ZENGİN ORMANLARINDAN GELEN ÜRÜNLERİ İŞLEYEREK DEĞERİ YÜKSEK BİR İHRACATIN ÖNÜNÜ AÇMALIYIZ
Ülkemiz çok önemli bir coğrafyaya sahip ve bu coğrafyanın avantajlarını da kullanmak gerekir. Kuzeyinde zengin orman kaynakları ile, güney ve doğusundaki orman fakirleri ülkeler arasında önemli bir geçiş köprüsüyüz. Bu coğrafyanın sağlamış olduğu imkanı değendirmek mümkün. Böylece kuzeyin zengin ormanlardan elde edilen orman ürünleri, ham madde ve yarı mamül ithalatı yaparak Türkiyedeki ucuz işgücünü kullanıp katma değeri yüksek ürünler elde etmemiz hem iç pazar ihtiyaçlarının karşılanması hem de ihracatın önünün açılması konusunda çok faydalı olacaktır. Bu nedenle markalaşmanın mutlaka desteklenmesi ve bu coğrafyanın bu kaynaklardan faydalanması gerektiğini düşünüyorum.
HERKESİN YEŞİL ENERJİYE YÖNELDİĞİ BİR DÜNYADA BİZ DE ÜLKEMİZDE ENERJİNİN EN AZ %5İNİ ORMANLARDAN ELDE EDEBİLİRİZ
Dünyada ve ülkemizde gittikçe artan bir enerji ihtiyacı var. Özellikle enerjide dışa bağlımlıyız ve fosil yakıtlardan elde edilen enerji havaya sürekli karbon veriyor ve bu durum dünyanın ısınmasına, iklim değişikliklerine yol açıyor. Bunun önüme geçmenin bir yolu da fosile dayalı değil yeşil enerji dediğimiz, güneşten, sudan, rüzgardan ve bir diğeri de odundan elde edilen enerjiye ağırlık vermemiz gerekmektedir.
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki özellikle gelişmiş ülkeler enerji ihtiyaçlarının % 20sini yeşil enerjiden elde etmeyi hedeflediklerini gösteriyor. Özellikle Avrupa ve İskandinav ülkelerinde odundan elde edilen enerji yaygınlaşıyor. Tabii fiyatları fosil artıklardan elde edilen enerjiye gore daha yüksek. Türkiyede de enerjimizin %5inin ormanlarımızdan elde edilebileceğini, varolan ormanlar buna elvermese bile tarımsal plantasyon ormancılığı yaparak bu kaynağı sağlayabileceğimizi düşünüyorum.
Şu ana kadar ülkemizde özel sektöre ağaçlandırma için tahsis edilen alanlar verimsiz alanlardır. Özel sektörün bu alanlarda plantasyon yaparak kar etmesi mümkün değildir. Bu nedenle özellikle hazinenin elindeki tarıma dayalı plantasyon yapılabilecek verimli alanları uzun vadeli bir biçimde özel sektöre tahsis etmesinin ve bu konuda çalışmalar yapılmasının doğru olacağını düşünüyorum.
ORMANCILIKTA ÖZEL SEKTÖRÜN ÖNÜ AÇILIP GSMHDAKİ PAYI % 3E YÜKSELTİLEBİLİRSE, BIRAKIN 2023 HEDEFİ OLAN 16 MİLYON DOLARI, 60 MİLYAR DOLARA BİLE ÇIKABİLİRİZ
Tüm bu düşünsel, yasal ve altyapısal değişiklikler gerçekleşir ve devletin vergi alabileceği önü açık özel sektör faaliyetleri yaşama geçirilebilirse, ormancılığın bugün için % 1.5 olarak tahmin edilen milli gelir içerisindeki payının artarak % 3e çıkacağını düşünüyoruz. Sektörün tümünde 2023 yılı için 16 milyar dolarlık bir ihracat hedefi var ve bu hedefi gerçekleştireceğiz. Ama içeride GSMHdaki payın % 3e çıkması halinde 60 milyar dolarlara kadar gelebileceğini de öngörmekteyiz. Böyle olunca Türkiye ormancılığı dünya ormancılığı ile boy ölçüşen bir konuma gelebilecektir.