Türkiye İnovasyon Kongresi İstanbul’da Yapıldı
13-01-2012
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül:’’Türkiye bir yandan bilgi üreten, diğer yandan ürettiği bilgiyi ticarileştiren ve yurt dışına ihraç eden bir yapıya kavuşmalıdır”
İş dünyasındaki yenilikçi düşünceyi, ürünleri, süreçleri ve şirketleri desteklemeyi amaçlıyan "Türkiye İnovasyon Konferansı", T.C. Cumhurbaşkanlığı himayesinde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Turkcell fikir liderliğinde İstanbul'da yapıldı. 07 - 08 Aralık 2011 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen kongre iş dünyasını, siyasi karar vericileri, bürokrasi ve akademik çevreyleri "inovasyon" kavramı etrafında buluşturdu.İki gün süren kongrede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Katar Şiyhi Hamad Bin Khalifa Al Thani, bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş gibi isimlerin yanısıra innovasyon, bilim ve teknoloji konusunda yerli yabancı 10 kadar da uzman birer konuşma yaptı.
iNSANLIK TARİHİNİ OLUŞTURAN TEKNOLOJİK YENİLİKLER OLMUŞTUR"
İnovasyon Yıldızları İstanbul'da başlığıyla düzenlenen Kongrenin açılışında yaptığı konuşmaya "İnsanlık tarihi esasen bilim, teknolojik yeniliklerin ve diğer bir deyişle inovasyonun bir tarihidir. Çağları açan da kapatan da, büyük medeniyetleri yükselten de çöküşe sürükleyen de hep teknolojik değişme ve yenilikler olmuştur" diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeniliklerin insanların günlük hayatlarını radikal bir şekilde değiştirdiğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Gül," Enformasyon ve genetik teknolojisinin şekillendirdiği küresel bilgi toplumunda, bilim ve teknoloji ve yeniliklerin toplum hayatındaki yeri ve önemini tartışmak bugün için tuhaf kaçabilir. Ancak iktisadi düşünceler tarihinde neredeyse tüm ünlü iktisatçı ve sosyologların, bilim ve teknolojinin ekonomi ve toplum hayatındaki yerine değindikleri de bir gerçektir. Teknoloji ve inovasyonu ister sosyolog Markus veya Simon de Bolver gibi, insanı körleştirmek için bir araç olarak görelim, ister Adam Smith ve Karl Marx gibi insanın özgürleştirmek için temel güç olarak değerlendirelim hepimiz yeniliklerle bir şekilde yaşamak zorundayız ve yenilikler hepimizin hayatını çok köklü bir şekilde değiştirmektedir. Özellike biz iktisatçıların (ki kendimi de içine koyuyorum) ekonomik büyümenin uluslararası rekabetin temel faktörlerinden biri olan yenilik ve teknolojiyi göz ardı etmesi mümkün değildir."şeklinde konuştu.
"ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME HARCAMALARI GİDEREK ARTMAKTA OLAN BİR ÜLKE OLARAK ARTIK BİLGİ İHRAÇ ETMEYİ HEDEFLEMELİYİZ"
Cumhurbaşkanı Gül, şirketlerin inovasyon yeteneklerinin geliştirilmesi için her türlü desteğin verilmesi gerektiğini söyleyerek, "Türkiye'nin bir yandan bilgi üreten, diğer yandan ürettiği bilgiyi ticarileştiren ve yurt dışına ihraç eden bir yapıya kavuşmalıdır. Bu şekilde dönüşüm geçirmiş bir ekonomi, gerek ekonomik istikrar gerekse ödemeler dengesiyle ilgili sorunlara karşı en güçlü teminattır" şeklinde konuştu.
Son yıllarda yakalanan güven ve istikrar sayesinde, orta ve uzun vadeli programlar hazırlama imkanının yakalandığını vurgulayan Gül, "Milli inovasyon sistemimiz başta hükümet olmak üzere özel sektörün ve akademik camianın etkin eş güdüm ve işbirliğini sağlayacak bir vasıfta olmalıdır. Bunun altını tekrar çiziyorum. Eğer bütün paydaşlar arasında bir eşgüdüm söz konusu olmazsa o zaman kaynakların da etkin bir şekilde kullanılmadığını görüyoruz. O bakımdan son dönemde alınan kararları doğru olarak gördüğümü bir kez daha ifade etmek isterim.
Özellikle üniversitelerde bilgi üretim süreciyle reel sektörün gerçekleştirdiği araştırma, geliştirme ve üretim süreçlerinin entegre hale getirilmesiyle bu faaliyetlerin kamu tarafından yönlendirilmesi ve desteklenmesi hayati önem taşımaktadır. Türkiye'de söz konusu faaliyetlerin koordinasyonu ve desteklenmesi bakımından da umut verici gelişmeler yaşanmakta" diyerek araştırma ve geliştirme harcamalarının 2000 yılına göre 3 kat artarak, 9 milyar lirayı aştığını belirtmiştir.
"HEDEF TÜRKİYE'Yİ BİR ÜRETİM, TEKNOLOJİ VE İHRACAT ÜSSÜ HALİNE GETİRMEK"
Cumhurbaşkanı Gül, işletmelerin araştırma, geliştirme, inovasyon, tasarım ve markalaşma yeteneklerini ve becerilerini artırmaları için her türlü desteğin verilmesinin önemine işaret ederek, ''Türkiye bir yandan bilgi üreten, diğer yandan ürettiği bilgiyi ticarileştiren ve yurt dışına ihraç eden bir yapıya kavuşmalıdır. Bu şekilde dönüşüm geçirmiş bir ekonomi, gerek ekonomik istikrar gerekse ödemeler dengesiyle ilgili sorunlara karşı en güçlü teminattır'' diye konuştu.
Son yıllarda yakalanan güven ve istikrar ortamının, ülkeye orta ve uzun vadeli programlar hazırlama imkanı verdiğini, bu mevzuda bir süre önce uzun yıllardır ihtiyacı hissedilen Sanayi Stratejisi Belgesi'nin uygulamaya konulmasını takdirle karşıladığını belirten Gül, bu belgenin temel hedeflerinden birinin de Türkiye'yi orta ve yüksek teknolojili sektörlerde üretim, teknoloji ve ihracat üssü haline getirmek olduğunu aktardı.
"İNOVASYON VE TEKNOLOJİ ULUSLARARASI REKABETİN TEMEL FAKTÖRLERİ ARASINA GİRMİŞTİR"
yeniliklerin insanların günlük hayatlarını radikal bir şekilde değiştirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül," Enformasyon ve genetik teknolojisinin şekillendirdiği küresel bilgi toplumunda, bilim ve teknoloji ve yeniliklerin toplum hayatındaki yeri ve önemini tartışmak bugün için tuhaf kaçabilir. Ancak iktisadi düşünceler tarihinde neredeyse tüm ünlü iktisatçı ve sosyologların, bilim ve teknolojinin ekonomi ve toplum hayatındaki yerine değindikleri de bir gerçektir. Teknoloji ve inovasyonu ister sosyolog Markus veya Simon de Bolver gibi, insanı körleştirmek için bir araç olarak görelim, ister Adam Smith ve Karl Marx gibi insanın özgürleştirmek için temel güç olarak değerlendirelim hepimiz yeniliklerle bir şekilde yaşamak zorundayız ve yenilikler hepimizin hayatını çok köklü bir şekilde değiştirmektedir. Özellike biz iktisatçıların (ki kendimi de içine koyuyorum) ekonomik büyümenin uluslararası rekabetin temel faktörlerinden biri olan yenilik ve teknolojiyi göz ardı etmesi mümkün değildir."şeklinde konuştu.
"DÜNYA ARTIK ESKİSİNDEN DAHA HIZLI DÖNÜYOR"
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün de açılışta yaptığı konuşmasında, dünyanın artık eskisinden çok daha hızlı bir şekilde döndüğünü, geçmişte uzun yıllar içinde yaşanan dönüşümlerin, artık çok kısa bir zamanda gerçekleşebildiğine dikkat çekerek, böylesine hızlı gelişen dünyada, ülkelerin rekabet gücü kazanması için yegane anahtarın bilim ve teknoloji olduğunu dile getirdi. Sosyal ve kültürel yapıların, ekonomik faaliyetlerin, kişisel tercihlerin, üretim ve tüketim alışkanlıklarının, iletişim, ulaşım ve haberleşme vasıtalarının, sürekli yeni biçimler kazandığını anlatan Ergün, şüphesiz bu hızlı dönüşüme katalizörlük eden ana unsurun, bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler olduğunu ifade etti.
Ergün, 2012 yılından itibaren her yıl 500 teknogirişimciyi destekleyeceklerini ve başlangıç sermayesi olarak bunlara 100 bin lirayı hibe olarak vereceklerini belirterek, ''Yine projenin birinci fazında başarılı olan arkadaşlarımıza, ikinci faz için de 500 bin liralık ek bir hibe desteği vermeyi planlıyoruz'' dedi.
"DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKOOMİSİNDEN BİRİ OLMAYI HEDEFLİYORSAK, AR-GE VE İNOVASYONA ÖNEM VERMEK BİR ZERCİH DEĞİL, BİR ZORUNLULUKTUR"
Ergün, önümüzdeki süreçte, üretim ve ihracatın içinde özellikle yüksek teknolojili ürünlerin payını en az yüzde 20'ler seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini dile getirerek, şunları söyledi:
''2023 yılında yıllık 500 milyar dolar ihracat yapmayı ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyorsak, bu oranı yakalamaktan başka bir şansımız yok. ARGE ve inovasyon konularına önem vermek, üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek ve sanayimizin teknoloji kapasitesini artırmak, Türkiye için bir tercih değildir, bir zorunluluktur. Bununla birlikte, üniversitelerde üretilen bilgiyi raflarda ürün haline dönüştürecek mekanizmaları da kurmamız gerekiyor.
Bu nedenle, bu yıl içinde Bakanlığımızın 'Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı' olarak yeniden yapılanması, ülkemiz için çok önemlidir. Bu da bir başka inovatif yaklaşım olmuştur. Bu dönemde Bakanlığımızın yeniden yapılanmasını da, ülkemizde son yıllarda yaşanan olumlu gelişmelerin bir sonucu olarak görmek gerekir. Artık Türkiye'nin gündemi çok üretmeyi fazla aşmış, Türkiye'nin gündemi kaliteli, ileri teknolojili ve yüksek katma değerli üretmeye odaklanmıştır. Bakanlığımız, reel sektörün bu anlayış içinde üretim yapması için, gerekli adımları atmaktadır.''
"SANAYİ STRATEJİ BELGESİ, GERÇEKLEŞTİRİLECEK REFORMLARIN BİR YOL HARİTASIDIR"
Bakan Ergün, bu yılın başında uygulamaya başladıkları Sanayi Strateji Belgesi'nin, gerçekleştirecekleri reformların bir bir yol haritası niteliğinde olduğunu belirtti. Bu belgede yer alan 72 eylemden 23 tanesinin firmaların teknolojik gelişimi için kurgulandığına işaret eden Ergün, Bakanlıkları ile TÜBİTAK ve KOSGEB gibi ilgili kuruluşların, reel sektörün inovatif yönünü geliştiren önemli çalışmalar yaptığını kaydetti.
Bakan Ergün, San-Tez ve Teknogirişim Sermayesi Desteği gibi programlarla Türkiye'de çok önemli projeler yürütüldüğünü dile getirerek, San-tez programında artık sanayinin sorunları üniversitelerde yüksek lisans ve doktora tezlere, yüksek lisans ve doktora tezleri artık sanayinin sorunlarını çözen bir nitelikte olduğunu ve Bakanlık olarak bu projelerin yüzde 75'ini kendilerinin finanse ettiğini ifade etti. Bu programlar sayesinde, preslerde hızlı kalıp değiştirme sistemleri, rotorlu tip insansız hava araçları, elektronik kontrollü diz eklem protezi, iş makineleri simülasyonları, elektrikli araçlar için lityum-iyon batarya ve kalp krizi için hızlı tanı kiti gibi çok önemli ürünler üretildiğini anlatan Ergün, önümüzdeki dönemde, hem mevcut desteklerini geliştireceklerini hem de yeni destek modelleri oluşturacaklarını kaydetti.
"TÜRKİYE'NİN 81 İLİNDE DE BİLİM VE TEKNOLOJİ MERKEZLERİ KURULACAK"
Bakan Ergün, Teknogirişim sermayesi desteğiyle, bugüne kadar teknolojik fikirlerini ürüne dönüştürmek isteyen 452 genç girişimcinin her birine 100 bin lira hibe desteği sağladıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Önümüzdeki dönemde en çok önem vereceğimiz alanlardan birisi, Türkiye'nin 81 ilinde bilim ve teknoloji merkezleri kurmak olacaktır. Böylece gençlerimizi ve öğrencilerimizin bilime olan ilgi ve meraklarını artıracağız. TÜBİTAK'ın önderliğinde yerel yönetimlerle işbirliği halinde kurulacak olan bu merkezler, çocuklarımızın ve gençlerimizin bilime olan ilgilerini artıracak, teknolojiyi daha doğru kullanmalarını sağlayacaktır.''
"İNOVASYON MESELESİNİ KÜLTÜRL DEĞERLER SİSTEMİMİZİN BİR PARÇASI HALİNE GETİRMELİYİZ"
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de yaptığı konuşmada, rekabet gücünü tesis etmenin, dış ticareti dengelemenin, hayatın her alanında birikmiş yapısal sorunların çözüm yolunun, değişimi kabul etmekten geçtiğini belirtti.
Mehmet Büyükekşi, "Bu heyecan verici süreçte hedefe inanıp gönül verenlerin kazandığı, vermeyenlerin kaybettiği, vasat olanın değil, sıra dışı olanın, farklı olanın ödüllendirildiğini gösterebilirsek her şey hızla değişir'' dedi. Büyükekşi, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İnovasyon Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmasında, inovatif düşüncenin Türkiye için şart olduğunu kaydederek, bunu kaçınılmaz bir mecburiyet olarak gördüklerini ifade etti.
"İNOVASYON KAPASİTESİ ARTMIŞ BİR EKONOMİ DEĞER, KALKINMA VE NİTELİKLİ İSTİHDAM YARATIR""
"İnovasyon konusunda yaratmaya çalıştıkları farkındalığın toplumsal bir yaşama biçimine nasıl dönüştürüleceği'' sorusuna yanıt aradıklarını dile getiren Büyükekşi, şöyle devam etti: "Bu soruya en açık cevabımız şudur; Bu süreci iyi yönetebilirsek hedefe çabuk ulaşırız. Bunun yolu da inovasyon meselesini kültürel değerler sistemimizin bir parçası haline getirmekten geçiyor. Okulda, işte, gündelik hayatta yenilik yapmaya çalışanları, icat çıkartanları öyle desteklemeliyiz ki, desteklemekle kalmayıp öyle baş tacı etmeliyiz ki herkes 'ben nasıl bir yenilik yapar da hem kazanırım hem de onurlandırılırım' diye düşünmeli."
İnovasyon kapasitesi ve yetkinliği artmış bir ekonominin değer, inovatif kalkınma ve nitelikli istihdam yaratacağını ifade eden Büyükekşi, Türkiye İnovasyon Konferansı ile inovasyon kavramının yaygınlaşması adına önemli bir adımın atıldığını kaydetti. İnovasyonun sadece özel sektörün değil aynı şekilde kamunun da temel meselesi olduğunu vurgulayan Büyükekşi, geçmişin başarıları üzerine bir dizi alanda daha büyük bir değişime ve dönüşüme ihtiyaç olduğuna işaret ederek, kamuda etkinlik ve verimlilik temelinde dönüşümün, kamu teşkilatlanmasında yeni olanakların, mobil devlet ve e-devlet uygulamalarının, klasik performans ölçme sistemlerinde değişimin, inovatif ruhu destekleyen icatçı devletin ve inovasyon konusunda teşvik modellerinin gerekli olduğunu söyledi.
"21. YÜZYIL EKONOMİSİ BİR İNOVASYON VE YENİLİK EKONOMİSİDİR"
Büyükekşi, şöyle devam etti: "21. yüzyıl ekonomisi inovasyon ve yenilik ekonomisi. Krizlerle boğuşan, tünelin ucunda ışık arayan ekonomiler için inovasyon oldukça önemli bir fırsat. 'Değişimi gerçekleştirmek geleceği tasarlamaktır' vizyonu ile yola çıkan TİM, yeni nesil büyüme için inovasyon atağı yapmak gerektiğinin farkında. İhracatı ve istihdamı teşvik etmek için, Türkiye'nin kanayan yarası cari açıkla mücadele etmek için topyekün bir inovasyon atağı gerçekleştirmek zorundayız. İnovasyon kültürüne uygun insan kaynağını, akademik altyapısını, bölgesel inovasyon sistemini, iş yapış modelini, inovasyon üzerine kurmuş şirketleri ve fikri mülkiyet haklarını geliştirdikçe, Avrupa inovasyon tabelasında 57. sırada değil, Avrupa inovasyon liginde ilk 10'a yükseleceğiz.''
Türkiye'nin artık eko-inovatif, yenilenebilir kaynaklarla verimlilik ve katma değer yaratması gerektiğini belirten Büyükekşi, ''Türkiye, pazar payı almada inovasyon odaklı bir konumda olmalı'' dedi.
BİLGİYE DAYALI GİRİŞİMCİLER İÇİN BİR ÇEKİM MERKEZİ OLUŞTURAN, REKABETÇİ BİR TÜRKİYE VAR HAYALİMİZDE"
Kamuda, yönetimde ve ekonomide inovasyon ile Türkiye'nin geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlediğini ifade eden Büyükekşi, ''Türkiye İnovasyon Konferansı, tüm sektörlerde inovasyonu canlandırmada önemli bir rol oynayacak ve verimlilik artışına katkı sağlayacak. Rekabet gücümüzün artmasına imkan tanıyacak. İnovasyon politikası alanındaki iyi uygulamaların paylaşılması ve inovasyon desteğinin arttırılması amacıyla, bizler tüm aktörlerin teşvik edilmesini destekliyoruz. Türkiye'nin silikon vadisi gibi tam anlamıyla inovasyonu geliştiren ileri bir sistem tasarlaması için tarihi bir fırsat var elimizde. Yenilikçi fikir ve bilgi üreten, bunu yüksek katma değerli üretime dönüştüren, bilgiye dayalı girişimciler için çekim merkezi ve girişimcileriyle rekabetçi bir Türkiye var hayalimizde'' diye konuştu.