Türkiye ABnin 80 Milyar Euroluk Ar-Ge Fonuna Katıldı
13-06-2014
80 milyar Euroluk bütçesiyle dünyanın en büyük araştırma ve inovasyon destek programı olan Horizon 2020de Türkiyede yerini aldı. Avrupa Komisyonu Araştırma ve İnovasyondan sorumlu Genel Müdürü Robert-Jan Smits, Türkiyenin 2023e kadar dünyanın en rekabetçi ekonomilerden biri olma hedefini gerçekleştirmesi için inovasyona yatırım yapmasının şart olduğunu söyledi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Stefano Manserverisi de Türkiyenin programa katılmasının tesadüf olmadığını iki ülkenin zorlukları aşmak için birlikte çalışmasının kanıtı olduğunu söyledi.
ÇÖZÜM ARAYACAKLAR
Smits, gelecekte Avrupa Birliğinin bütçesinin daralırken sadece bilim ve inovasyona ayrılan fonların artacağını belirtti. Bunun da kıtada gelişme ve istihdam yaratmak için bu alanlara ne kadar önem verildiğinin de politik bir işareti olduğunu belirten Smits, şöyle konuştu: Program bilimle, inovasyonu birleştirerek sonuçlarını hızlı bir şekilde ekonomiyi etkileyecek şekilde oluşturuldu. Geçmişte bilim ve inovasyonu ayrı ayrı destekleyen programlar vardı. Bu yeni modelle bilim ve inovasyonun sonuçlarını daha hızlı elde edebileceğiz. Öncelikle sorunların ne olduğunu belirleyen ve bunlara çözüm getirilen bir yaklaşım benimsedik. Avrupanın yaşlanan nüfusu, enerji ve siber güvenlik, sürdürülebilir ulaşım gibi sorunlara çözümler arayacak fon verilecek desteği de ülkelere göre değil, başvuran projelerin ne kadar iyi olduğuna göre belirleyecek.
İNOVASYONA YATIRIM ŞART
Türkiyenin 2023te en rekabetçi 10 ülke arasında yer alma hedefini bildiğini söyleyen Robert-Jan Smits, bunu başarmanın yolunun da kesinlikle bilim ve inovasyona yatırım yapmak olduğunun altını çizdi. Fondan sağlanacak parasal kaynaktan daha da önemli olarak Türkiyedeki araştırmacılarının dünyanın en iyileriyle birlikte çalışma fırsatı yakalamaları olduğunu da ekledi. Smits, Türkiye şu anda milli gelirinin yüzde 0,8ini bilimsel araştırmalara harcarken, hedefi en iyiler arasında olmak olan bir ülke için bu alana yatırım yapmalısınız.
Örneğin, Çinin bilim ve inovasyon için yatırımları yılda ortalama yüzde 22 artıyor ve şu anda milli gelirinin neredeyse yüzde 3ünü bu alanlarda kullanıyor. Dünyanın önde gelen rekabetçi ekonomilerinden olmak için, üniversitelerinizde de modernizasyona gidilmesi gerekiyor. Üniversiteler yaratıcılığa olanak sağlayan otonom kurumlar olmalıdır. Türkiye üniversitelerinin de daha fazla rekabete maruz kalması, daha çok fonlamaya erişimi, maaşların ödül üstüne olması, kalite ve başarı ölçümünü uygulaması gerekmektedir. AB ve kıta üniversiteleriyle ortaklık bunları sağlamanın en önemli yolu dedi.
Avrupa ve Türkiye birbirine bağlı
Avrupa Birliği, Türkiye Delegasyonu Başı Büyükelçi, Srefano Manservisi ise son dönemde Türkiyenin birliğe girme konusunda yaşanan tartışmalara gönderme yaparak, iki ülkenin derin bir bağ ile bağlı olduğunu belirtti. Bazen Avrupa ve Türkiyenin farklı yollar seçtiğine dair tartışmalar yaşanıyor. Bu program da kanıtlıyor ki biz derin bir bağ ile bağlıyız diyen Manservisi, iki ülkenin birlikte daha güçlü olacağını şu sözlerle anlattı: Hem ekonomik açıdan bağlıyız hem de yüzleşmek zorunda kaldığımız zorluklar açısından bağlıyız. Inovasyon daha fazla rekabet anlamına geliyor. Ekonomik açıdan baktığınızda birlikte daha güçlü oluruz ya da tek başımıza problemlerle karşılaşırız. Horizon 2020de gösteriyor ki birlikte iş yapmak durumundayız. Türkiyenin bu programa katılması tesadüf değil. Daha fazla şeyi birlikte yapmamız gerektiğinin bir kanıtı.
ÇÖZÜM ARAYACAKLAR
Smits, gelecekte Avrupa Birliğinin bütçesinin daralırken sadece bilim ve inovasyona ayrılan fonların artacağını belirtti. Bunun da kıtada gelişme ve istihdam yaratmak için bu alanlara ne kadar önem verildiğinin de politik bir işareti olduğunu belirten Smits, şöyle konuştu: Program bilimle, inovasyonu birleştirerek sonuçlarını hızlı bir şekilde ekonomiyi etkileyecek şekilde oluşturuldu. Geçmişte bilim ve inovasyonu ayrı ayrı destekleyen programlar vardı. Bu yeni modelle bilim ve inovasyonun sonuçlarını daha hızlı elde edebileceğiz. Öncelikle sorunların ne olduğunu belirleyen ve bunlara çözüm getirilen bir yaklaşım benimsedik. Avrupanın yaşlanan nüfusu, enerji ve siber güvenlik, sürdürülebilir ulaşım gibi sorunlara çözümler arayacak fon verilecek desteği de ülkelere göre değil, başvuran projelerin ne kadar iyi olduğuna göre belirleyecek.
İNOVASYONA YATIRIM ŞART
Türkiyenin 2023te en rekabetçi 10 ülke arasında yer alma hedefini bildiğini söyleyen Robert-Jan Smits, bunu başarmanın yolunun da kesinlikle bilim ve inovasyona yatırım yapmak olduğunun altını çizdi. Fondan sağlanacak parasal kaynaktan daha da önemli olarak Türkiyedeki araştırmacılarının dünyanın en iyileriyle birlikte çalışma fırsatı yakalamaları olduğunu da ekledi. Smits, Türkiye şu anda milli gelirinin yüzde 0,8ini bilimsel araştırmalara harcarken, hedefi en iyiler arasında olmak olan bir ülke için bu alana yatırım yapmalısınız.
Örneğin, Çinin bilim ve inovasyon için yatırımları yılda ortalama yüzde 22 artıyor ve şu anda milli gelirinin neredeyse yüzde 3ünü bu alanlarda kullanıyor. Dünyanın önde gelen rekabetçi ekonomilerinden olmak için, üniversitelerinizde de modernizasyona gidilmesi gerekiyor. Üniversiteler yaratıcılığa olanak sağlayan otonom kurumlar olmalıdır. Türkiye üniversitelerinin de daha fazla rekabete maruz kalması, daha çok fonlamaya erişimi, maaşların ödül üstüne olması, kalite ve başarı ölçümünü uygulaması gerekmektedir. AB ve kıta üniversiteleriyle ortaklık bunları sağlamanın en önemli yolu dedi.
Avrupa ve Türkiye birbirine bağlı
Avrupa Birliği, Türkiye Delegasyonu Başı Büyükelçi, Srefano Manservisi ise son dönemde Türkiyenin birliğe girme konusunda yaşanan tartışmalara gönderme yaparak, iki ülkenin derin bir bağ ile bağlı olduğunu belirtti. Bazen Avrupa ve Türkiyenin farklı yollar seçtiğine dair tartışmalar yaşanıyor. Bu program da kanıtlıyor ki biz derin bir bağ ile bağlıyız diyen Manservisi, iki ülkenin birlikte daha güçlü olacağını şu sözlerle anlattı: Hem ekonomik açıdan bağlıyız hem de yüzleşmek zorunda kaldığımız zorluklar açısından bağlıyız. Inovasyon daha fazla rekabet anlamına geliyor. Ekonomik açıdan baktığınızda birlikte daha güçlü oluruz ya da tek başımıza problemlerle karşılaşırız. Horizon 2020de gösteriyor ki birlikte iş yapmak durumundayız. Türkiyenin bu programa katılması tesadüf değil. Daha fazla şeyi birlikte yapmamız gerektiğinin bir kanıtı.