Rusya' nın, Dolar ve Avro Yerine Yerel Para Birimlerine Yönelmesi Türkiye' nin İşine Yarayacak
06-08-2014
ABD ve AB'nin uygulayacağı finansal yaptırımların etkisini hafifletmek isteyen Rusya'nın, dolar ve avro yerine yerel para birimlerine yönelmesinin, Çin ve Türkiye gibi ülkelerle ticaretinin artmasını sağlayacağı belirtiliyor.
TİCARETE BÜYÜK KATKI YAPACAK
Konuya ilişkin olarak bir değerlendirmede bulunan SETA Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl, Rusya ve Türkiye'nin kendi para birimlerini kullanılmasının, iki ülkenin ticaretine büyük katkı yapacağını belirtti.
GAZDAKİ BAĞIMLILIĞIN ETKİLERİ AZALACAK
Ağırlıklı olarak Londra'da işlem yapan Rus bankalarının, AB'nin yeni yaptırımları doğrultusunda alternatif merkezler bulmaya çalıştığını ifade eden Karagöl, Hong Kong, Şangay gibi alternatiflerin yanında, gerek Avrupa'ya yakın oluşu gerekse de finans merkezi olma yolunda attığı adımlarla İstanbul'un, bu merkezler arasında ön plana çıktığını belirtti.
Rusya ile ticaretinde iki ülke para birimi kullanmanın, Türkiye'de Rus doğalgazına bağımlılığın yarattığı etkileri azaltacağını anlatan Karagöl, özellikle turizm sektöründe yerel para birimlerinin kullanılmasının, sektörde yapılması planlanan diğer kolaylıklarla beraber büyük bir gelir artışı sağlayacağını söyledi.
YENİ TİCARET MODELLERİ DENENİYOR
Enerjide, arz kaynağı konumundaki ülkelerin fiyatlandırma ve kullanılacak para birimi konularında söz sahibi olduğunun altını çizen Karagöl, küresel ekonomik düzende, petrol ve doğalgaz gibi ekonomik araçlar üzerinde yeni ticari modellerin denenmeye başladığını ve bu akımın devam edeceğini ifade etti.
GEÇ KALINMIŞ BİR HAMLE
Avrupa Komisyonu Enerji Müdürlüğü eski baş analistlerinden Andrew McKillop de Rusya'nın ülkelerle yapacağı karşılıklı ticarette ruble, lira ve yuan gibi para birimlerine geçme ihtimalinin son derece olası olduğunu ve hatta geç kalınmış bir hamle olduğunu savundu.
Dolar dışında bir para birimi kullanmanın sadece politik bir karar olmayacağını söyleyen McKillop, son dönemde ABD'nin doların değerini kasıtlı olarak düşürdüğünü belirtti.
ABD'nin dolar üzerinden dünyanın en büyük kamu borcuna sahip olduğunun altını çizen McKillop, ABD'nin yaklaşık 15 trilyon dolar olan bu borcu ödemek istemediğini ve doların değerini düşürerek, borcuna denk gelen karşılığı azaltmaya çalıştığını savundu.
TİCARETE BÜYÜK KATKI YAPACAK
Konuya ilişkin olarak bir değerlendirmede bulunan SETA Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl, Rusya ve Türkiye'nin kendi para birimlerini kullanılmasının, iki ülkenin ticaretine büyük katkı yapacağını belirtti.
GAZDAKİ BAĞIMLILIĞIN ETKİLERİ AZALACAK
Ağırlıklı olarak Londra'da işlem yapan Rus bankalarının, AB'nin yeni yaptırımları doğrultusunda alternatif merkezler bulmaya çalıştığını ifade eden Karagöl, Hong Kong, Şangay gibi alternatiflerin yanında, gerek Avrupa'ya yakın oluşu gerekse de finans merkezi olma yolunda attığı adımlarla İstanbul'un, bu merkezler arasında ön plana çıktığını belirtti.
Rusya ile ticaretinde iki ülke para birimi kullanmanın, Türkiye'de Rus doğalgazına bağımlılığın yarattığı etkileri azaltacağını anlatan Karagöl, özellikle turizm sektöründe yerel para birimlerinin kullanılmasının, sektörde yapılması planlanan diğer kolaylıklarla beraber büyük bir gelir artışı sağlayacağını söyledi.
YENİ TİCARET MODELLERİ DENENİYOR
Enerjide, arz kaynağı konumundaki ülkelerin fiyatlandırma ve kullanılacak para birimi konularında söz sahibi olduğunun altını çizen Karagöl, küresel ekonomik düzende, petrol ve doğalgaz gibi ekonomik araçlar üzerinde yeni ticari modellerin denenmeye başladığını ve bu akımın devam edeceğini ifade etti.
GEÇ KALINMIŞ BİR HAMLE
Avrupa Komisyonu Enerji Müdürlüğü eski baş analistlerinden Andrew McKillop de Rusya'nın ülkelerle yapacağı karşılıklı ticarette ruble, lira ve yuan gibi para birimlerine geçme ihtimalinin son derece olası olduğunu ve hatta geç kalınmış bir hamle olduğunu savundu.
Dolar dışında bir para birimi kullanmanın sadece politik bir karar olmayacağını söyleyen McKillop, son dönemde ABD'nin doların değerini kasıtlı olarak düşürdüğünü belirtti.
ABD'nin dolar üzerinden dünyanın en büyük kamu borcuna sahip olduğunun altını çizen McKillop, ABD'nin yaklaşık 15 trilyon dolar olan bu borcu ödemek istemediğini ve doların değerini düşürerek, borcuna denk gelen karşılığı azaltmaya çalıştığını savundu.