Türkiyenin öncü profesyonel mobilya üreticisi Nurus, çalışma alanlarındaki artan duygusal zeka (EQ) ihtiyacına dikkat çekiyor. Daha mutlu ve daha verimli ofisler için çalışanları, yaratıcılık, empati, pozitif enerji ve sinerji konularında tetikleyecek; motivasyonlarını artıracak bir ortamın oluşturulması fikrinden yola çıkan Nurus, Ofiste Duygusal Zeka konseptini The Seedde gerçekleştirdiği lansman etkinliğinde tanıttı.

Toplantıda Nurus Yönetim Kurulu Başkanı Güran Gökyay, Nurus Yönetim Kurulu Üyesi ve Nurus Design Lab Kurucu Yöneticisi Renan Gökyay, Nurus CEOsu Dinçer Sinici hazır bulundu.

Yayın grubumuzun da hazır bulunduğu ve Türkiyenin önde gelen mimarları, tasarımcıları ve şirket yöneticileri katıldığı Lansmanda, tasarım dünyasının uluslararası anlamda başarılı isimleri ve Nurus lansman ürünlerinin tasarımcıları Martin Ballendat ve Stefan Brodbeck de yer aldı.

Lansman kapsamındaki Tasarımda Duygusal Zeka panelinde konuşan Renan Gökyay yeni nesil çalışma kültürüne uygun olarak konseptin, hiyerarşiyi ortadan kaldıran iletişime daha açık ortamlar, cihaz kullanımları ve veri aktarımını pratikleştiren teknolojik bağlantılar, kişiselleştirilebilir modüler yapılar, kullanıcının düşüncelerini ve tarzını ifade edebileceği tasarımları ön plana çıkardığını belirterek, Kişinin kendi duygularını iyi tanıması, kontrol edebilmesi ve nerede, ne zaman, nasıl kullanacağını bilmesi anlamına gelen EQ, yani duygusal zekâ kavramı, günümüz iş dünyasında IQ ile aynı derecede önemsenen ve aranan bir yeteneği tanımladığını belirtti. Nurus, kurulduğu günden itibaren insan odaklı tasarımlar ortaya koydu ve kullanıcıları ile buluşturdu. Duygusal zeka konsepti Nurusun ürünleri ile çalışma hayatının ulaştığı doğal gereksinimlerin kesiştiği bir nokta olarak ortaya çıktı. Bugüne dek tüm tasarım ve ürün geliştirme süreçlerinde duygusal zekanın bileşenlerinden yani empati, uyum, motivasyon, yönetim becerisi ve pozitif bakıştan ilham aldık diye konuştu.

Martin Balendat, Ofiste geçen zamanı iletişim, dinlenme ve idari işler zamanı olarak düşünürsek; sosyal ofis bunların uyum içinde yaşanmasından oluşur. Bu üç dünya birbirine daha da yakınlaştıkça ofislerde duygusal zeka daha fazla önem kazanıyor diye konuştu.

Stefan Brodbeck, Duygusal zeka 90lı yıllarda ortaya çıkmasına karşın; canlı bir kavram. Özellikle genç nesillerin küresel alanda bağlantılı olma isteği tasarımlarımında beni yönlendiriyor. Onları dinlediğimde bu dünyaya uygun ürünler tasarlayabiliyorum. Farklı jenerasyonlardan açık fikirli, iletişim yönü kuvvetli ve iletişim alanında çok sayıda kanal kullanan, teknolojiden maksimum derecede yararlanan grupların birlikte uyum içinde çalışabilmelerini amaçlıyorum. Tasarımlarımın insanların dokuz ya da daha fazla saat geçirdiği ofis alanlarında kendilerini iyi hissetmelerini isterim. Duygusal zeka bu nedenle önemli dedi.