İ.Ü. Ormancılık Fakültesi Tarihine Bir Bakış
16-01-2014
Türkiye?nin oldukça eski yüksek öğretim kurumlarındanbiri olan Ormancılık Fakültesinin tarihi 1857 tarihine kadar dayanmakta. O günlerde Fransızların öncülüğünde açılan ve daha sonra Avusturya ve Alman öğretmenlerin katıkılarıyla temelleri atılan Türk ormancılık eğitimi, bugünkü modern seviyesine gelene kadar dönemin koşulları doğrultusunda çeşitli evreler geçirmiştir.İstanbul?daki ?Orman Mektebi?nden ?Ziraat ve Orman Mektebi Ali?sine, ?Orman Yüksek Okulu?ndan ?Orman Fakültesi?ne kadar çeşitli adlar altında farklı binalarda sürdürülen eğitim, zaman içerisinde farklı kentlere de yayılmış ve bugün gelinen noktada dokuz ayrı fakülte bünyesinde her yıl yüzlerce mezun veren bir konuma gelmiştir.İşte aşağıda, İstanbul Üniversitesi İ.Ü. Orman Fakültesinin 156. Öğretim yılı çerçevesinde düzenlenen ?1857?den Günümüze Ormancılık Eğitim-Öğretim Çalıştayı? vesilesi ile Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Duygu Doğan?ın çalışmasının bir bölümünden derlediğimiz metni İ.Ü. Orman Fakültesinin tarihine kısa bir bakış olarak, bir kısmını çalıştay sergi alanındaki fotoğraflardan aldığımız görseller eşliğinde sizlerle paylaşıyoruz.
ORMANCILIK EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNİN GEÇİRDİĞİ EVRELER1.1 CUMHURİYET DÖNEMİ ÖNCESİNDE ORMANCILIK EĞİTİM ve ÖĞRETİMİCumhuriyet Dönemi öncesinde ormancılığa dair sistemli bir eğitim ve öğretimden bahsetmek mümkün değildir. O dönemde daha çok teknik eleman yetiştirmek ve hızlı bir şekilde ormanların ekonomik getirisinden yararlanmaya öncelik verilmiştir. Bu sebeple bir fakülte sisteminden çok kısa dönemli öğretim yapan, amacı meslek öğretmek olan okullara ağırlık verilmiştir.
Ormancılıkla ilgili faaliyetlerden çok o dönemde orman kavramına nasıl bakıldığını incelersek bu eksikliğin nedenlerine tam olarak inmiş olacağız.
Ormanlar yerleşik hayat öncesinde de sonrasında olduğu gibi sürekli kullanılmıştır. Hatta bazı dönemlerde o kadar yoğun kullanımlara maruz kalmıştır ki bu tahribat sonucunda günümüze kadar ulaşamayan orman alanları söz konusu olmuştur.
Bu önemli kaynağın tahribatının farkında olunmasına karşın ormancılıkla ilgili sistemli eğitim ve öğretim veren kurumların açılması ancak Osmanlı Devletinin son zamanlarında mümkün olmuştur.
Bu durumun en önemli sebeplerinden birisi de ormanların öneminin tüm Avrupada olduğu gibi, Osmanlıda da çok geç kavranmış olmasıdır. Ormanların önemli bir ham madde olduğu ve birçok alanda kullanılabilir olduğu, dönemin teknolojik gelişmelerine paralel olarak fark edilmiştir.
Ormanların özel bir başlık altında o dönemde toplanmamış olması sebebiyle, orman kullanımı tanımı orman tahribatına doğru evrilmiştir.
Osmanlı Döneminde savaş ganimetleri paylaşımları da ormanların serbest kullanımını destekler niteliktedir. Buna göre savaştan elde edilen topraklar orman, mera, tarla vb. gibi ayrıma gidilmeksizin paylaşılmış, bu da orman topraklarının kullanımını kolaylaştırmıştır. Artan bu yararlanma ihtiyacına karşın meydana gelen bu tahribata herhangi bir önlem alınmamış, ormanların kullanımına bazı kısıtlar getirmekte geç kalınmıştır.
Osmanlılar Döneminde özellikle arazi kanunu çıkarılmadan önceki süreçte devletin ormanlarla ilgilenmesi, özellikle Tophane ve Tersane ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bazı ormanlar hakkında koruyucu nitelikte bir takım önlemlerin alınması ile başlamış ve böylece devlet ormanlarının temeli atılmıştır (Özdönmez ve Ark., 1999).
1858 yılında çıkarılan Arazi Kanunu ile dönemin arazileri belli özelliklerine göre sınıflara ayrılmıştır. Kanun doğrultusunda ülke toprakları beş guruba ayrılmıştır. Bunlar; Memluk Arazi, Mirî Arazi, Vakıf Arazi, Metruk Arazi, Mevat Arazi dir.
Görüldüğü gibi arazi sınıflandırılmasında orman ayrı bir başlık olarak değerlendirilmemiştir. Bunun yerine ormanlara ilişkin hükümler, kanunun çeşitli kısımlarına dağıtılmıştır. (Köprülü,1958; İnal, 1968.)
Bu noktada dikkatlerden kaçmaması gereken bir ayrıntı ise ilk orman okulunun 1857 yılında kurulmasının hemen ardından Arazi Kanununun çıkarılmış olmasıdır. Ve bu iki olayın tesadüfen gerçekleşmediğinin altı çizilmelidir. Ormanların önemi kavrandıkça bu konuda gerçekleştirilen faaliyetlerin de ciddiyet kazandığını söylemek yanlış olmayacaktır.
1.2. ORMANCILIK EĞİTİM ve ÖĞRETİMİNİN TEMELLERİNİN ATILMASI
18541856 yılları arasında Ruslarla yapılan Kırım Savaşının kazanılmasının ardından, 1856 Paris Muahedesi yapılmıştır. Ve bu muahede hükümlerine göre Osmanlı Devletinin bir takım ıslahatlar yapması gerekmiştir. Bu nedenle 1856 yılında Islahat Fermanı çıkarılmış ve yayınlanmıştır. Buna uyularak yerli yabancı uzmanlardan oluşan Meclisi Meabir kurulmuş ve bu meclise yol, kanal, demiryolu, tarım ve orman işlerinde yapılacak ıslahat esaslarının incelenmesi görevi verilmiştir. Ormancı delege olarak bu meclise katılmak üzere, 1856 yılında Fransadan M. Stheme ve Louis Tassy adlarında iki değerli ormancı uzman getirilmiştir.Bayındırlık, ulaştırma, eğitim, kültür, endüstri, tarım ve ormancılık alanlarında geniş ölçüde girişilmiş olan ıslahatların gerçekleştirilmesi için mali bakımdan da desteklenmesi zorunluluğu ortaya çıkmış ve bu amaçla da gelir sağlayan ulusal kaynaklar araştırılırken bu arada ormanlardan da faydalanılmak istenmiştir. Devlet hazinenin gereksinim duyduğu geliri sağlamak için ormanları işletmek, bu faydalanmayı sürekli hale getirmek için de ormancılık tekniğini tam olarak uygulamak gereğine kani olmuş ve yabancı uzmanlara, orman teşkilatı kurmak, teşkilatta çalışacak elemanları yetiştirmek üzere Orman Okulu açmak, bunların gerektirdiği kanun ve nizamnamaleri hazırlamak görevlerini vermiştir (Eraslan, 1989).Böylece Louis Tassy, İstanbulda bir Orman Okulu kurmak ve meydana getirilecek orman teşkilatının gereksinim duyacağı teknik elemanları yetiştirmekle, M. Stheme ise İmparatorluk Ormanlarında incelemeler yapmak ve bir teşkilat kurmakla görevlendirilmiştir. Bu çalışmaların ürünü olarak 17 Kasım 1857 tarihinde Türkiyede L. Tassy tarafından İlk Orman Okulu kurulmuş ve böylece Türkiyede ormancılık eğitim ve öğretimi başlamıştır (Eraslan, İ. 1989).
1.2.1. Tassynin Müdürü Olduğu Birinci Orman Okulu
Türkiyede ilk kez kurulan bu okulun ilk müdürü Louis Tassy olduğu için onun adı verilmiştir. Yapılan araştırmalara göre elde edilen bilgiler bu okulun yarı resmi olduğunu göstermektedir. Dersler Fransızca yapılmıştır ve ilk mezunlar 34 yılda yetiştirilmiştir. Tassynin 1862 yılında Türkiyeden ayrılmasıyla kapanmıştır. 1.2.2. Tassynin İkinci Kez Müdürü Olduğu Orman Okulu
1866 yılında Türkiyeye tekrar çağrılan Tassy bu sefer yanında M. Simonu da yardımcı olarak getirmiştir. Bu okulun özelliği ise 1867 yılında yayınlanan Orman Nizamnamesinin kurmayı planladığı Orman İdare ve Teşkilatında görev alacak teknik elemanları yetiştirmektir. Bu amaçla eğitim ve öğretim süresi azaltılmış ve hızlı teknik eleman yetiştirilmesi hedeflenmiştir.Tassy 1868 yılında Türkiyeden ayrılınca M. Simon okul müdürlüğüne atanmıştır. 1.2.3 Simonun Müdürü Olduğu Orman Okulu
Tassynin yerine Simon Maliye Nezareti tarafından okul müdürü olarak atanmıştır. Böylece okul yarı resmi durumdan kurtulup resmi bir kuruluş halini almıştır. Diğer ormancılık okullarından farkı ise resmi olmasa da sonradan padişah oluru ile yürürlüğe giren bir nizamnamesi, programı ve belirli bir yönetimi olan ilk orman okulu olmasıdır. Okul aynı zamanda Orman ve Maadin Mektebi açılıncaya kadar sürekli öğrenci yetiştirmiştir. Maliye Nezareti ve Orman İdaresinin yönetimi altında tutulmuştur.
1.2.4 Orman ve Maadin Mektebi
1873- 1874 yılları arasında orman ve maden işlerinin bir bünye altında toplanması ve 1875 yılında da Orman ve Maadin Dairesinin, Maliye Müsteşarlığına katılması sonucu Orman Okulu ve Maden Okulu birleştirilmiştir. Bu okul 4 yıl eğitim ve öğretim vermiştir. İlk iki yıl maden öğrencileriyle ortak dersler alınmıştır son iki yıl uzmanlık alanlarına dersler verilmiştir. Bu okul yeterli donanımın sağlanamaması, elverişli uygulama sahalarının olmaması ve bina yetersizliği nedeniyle sadece 13 yıl eğitim öğretim vermiş bu sürede çok fazla başarı sağlayamamıştır. Bu sebeple okulun maadin bölümü kaldırılmış, orman bölümü ise Halkalı Ziraat Mektebi Âlisine tüm öğretim elemanları, öğrencileri ve malzemeleriyle aktarılmıştır.
18571893 yılları arasında ormancılık eğitim ve öğretimi veren binaların şimdiki durumları aşağıdaki şekilde fotoğraflanmıştır.
Tassynin Birinci ve İkinci Orman Okulları, Simonun Orman Okulu, Orman ve Maadin Mektebi dönemlerini kapsamaktadır. Tüm kaynaklardaki ortak kabule göre Tassynin birinci orman okulu; İstanbulda, Ticaret Bakanlığı Binalarından, Yerebatanda açılmıştır (17 Kasım 1857).Tassynin Birinci ve İkinci Orman Okulunda verilen eğitim ve öğretim hakkında net bilgiler ve tarihsel belgeler dönemimize ulaşmamıştır. Fakat öğrencilerin uygulama çalışmaları için Üsküdardaki Alemdağ Ormanlarına gittikleri rivayet edilmektedir. Okul mezunlarının Orman Müfettişliği yaptıkları bilinmektedir. Simonun Orman okulunda eğitim ve öğretim almak için sınav yapılmaktadır. Sınavlar o zamanki Orman Müdüriyeti şimdiki Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır ve başarılı olanlar Maliye Bakanlığının kabulü ile okula alınmaktadırlar. Okulda alınan eğitim ve öğretim hakkında bilgiler günümüze ulaşmamıştır çünkü o zamanki mezun sayısı çok azdır. Orman ve Maadin Okuluna girmek için ise Orman ve Maadin Nezaretine başvurmak gerekmektedir.
Tüm bu üç döneme ait literatür taraması yapıldığında bölgenin karışık olan coğrafyası ve sürekli meydana gelen mekan değişimleriyle karşılaşılmıştır. Bu durum kesin yer tespiti yapılmasını zorlaştırmıştır. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğüne bağlı Osmanlı Arşivleri tarandığında bu konuyla ilgili o dönemde, Yerebatanda büyük bir yangın çıktığı, çıkan yangında ormancılık eğitim ve öğretim veren binanın yandığı ileri sürülmektedir. O döneme ait harita verileri tarandığında ise yangının çıktığı varsayılan alanda şuan Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası bulunduğu görülmektedir. Fotoğraf 1de, çekimler sırasında tadilatta olan binanın balkonu ve girişi görülmektedir.
Binanın giriş kısmı aynı ön cephesi gibi çeşitli bitkilerle süslenmiş bulunmaktadır. Sol taraftaki levhada ise hangi dönemlerde hangi okulların binada eğitim ve öğretim verdiği yazmaktadır. Ticaret Mektebi Alisi olarak kullanıldığı dönemden bahsedilmektedir. Ormancılık eğitiminin bu dönemde verildiği düşünülmektedir. Fotoğraf çekimi sırasında tadilatta olmasına rağmen, binanın ikinci katı da en az giriş kısmı kadar ihtişamlı görülmektedir.
Ormancılık eğitim ve öğretimi verilen binalar hakkında bu dönemden sonra iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Buna göre; S. İhsan, Ormanlarımızın Tarihçesi adlı yazısında 18571874 arası dönemdeki yerleşim yerlerini şu şekilde belirtmiştir:
-İlk orman okulu darphane binasında açılır.
-Darphane binası yanınca o zamanki adliye nezaretinin bir kısmında eğitime devam edilir.-Daha sonra Sultan Mahmut Türbesi karşısındaki Maarif Binasına geçilir.
-Bugünkü Vefa Sultanisinin olduğu Mütercim Rüştü Paşa Konağında bir süre eğitim verilir.-Son olarak Maliye Nezaretine bağlı özel bir binaya geçilir.
S. İhsandan pek farklı olmasa da biraz daha ayrıntılı bir şekilde konuya değinen Osman Nuri Ergin, Türk Maarif Tarihi adlı eserinde 18571874 arası dönemi şu şekilde belirtmiştir:-İlk orman okulu Ticarethanenin ( o zaman ki Ticaret Bakanlığı binası) Yerebatandaki binasında açılır.
-Ayasofyadaki Darülfünun binasına geçilir.
-Çemberlitaştaki eski binasında bir süre eğitime devam edilir.
-Daha sonra Mütercim Rüştü Paşa Konağına geçilir,
-Son olarak Beyazıttaki eski maliye binası karşısında eğitim ve öğretim verilir.
Verilen yerleşke isimlerinin farklı olmasının bir nedeni de bu konu hakkında yazılan yazıların tarihlerine bakıldığında mekânların isimlerinin değiştirilmiş olma olasılığıdır. Arazilere fotoğraf alınmaya gidildiğine karşılaşılan manzara bu yöndedir. Belirtilen yerlerin genellikle birbirlerine komşu olabilecek mekanlarda olması aynı yerlerin birkaç yıl sonra gidilip tespit edilmesi sonucu farklılık göstermesi olasılığını beraberinde getirmektedir.
Bu noktada her iki eserde de Orman ve Maadin okulunun bugünkü Vefa Lisesinin içinde bulunan Mütercim Rüştü Paşa Konağında eğitim ve öğretim verdiği kesinlik kazanmaktadır (18741893).
Binanın giriş kapısı Vefa Lisesinin bahçesine açılmaktadır. Bina okulun bir bölümü haline getirilmiştir ve hala kullanılmaktadır.
1.2.5 Halkalı Ziraat Mektebi Alisi
Ziraat Mektebi Alisinin arazisinden kullandıkları kimi araç ve gerecin ortak olması sonucu araçlarından yararlanmak adına Orman ve Maadin Okulunun orman bölümü buraya yerleşmiştir. Fakat Orman Okulu burada tamamen bağımsızlığını yitirmiş, adını kaybetmiş ve ziraat okulunun içinde eriyip gitmiştir.
1.2.6 Halkalı Ziraat Ve Ormancılık Mektebi Alisi
1903 yılında, daha öncesinde eriyip giden orman kelimesi tekrar kullanılmıştır. Okul Ziraat Nezaretine bağlı olarak tarım ve ormancılık eğitimi vermek amacıyla kurulmuştur. Eğitim ve öğretim süresi dört yıldır. 1910 yılına kadar eğitim ve öğretim vermeye devam etmiştir.19031910 Yılları Arasında Ormancılık Eğitimi ve Öğretimi Veren Ormancılık Okullarının şimdiki görünümleri aşağıdaki şekilde fotoğraflanmıştır.
Diğer okullardan başvuranlardan kabul edilecekler sınavla belirlenmektedir. Okullarda yapılan uygulamalar için gerekli arazi koşulları bulunmaktadır fakat uygulamaların nasıl yapıldığı ile ilgili bir bilgiye ulaşılamamıştır. Halkalı Ziraat Mektebi Alisi ilk mezunlarını 1895 yılında verir. 1893 yılında bu okulun açılışı sırasında kapatılan Orman ve Maadin Mektebinin öğrencileri de Halkalıya nakledilir. Bu durum 1910 yılında Orman Mektebi Alisinin açılışına kadar sürer.Oldukça büyük bir alana yayılmış olan eski Ormancılık ve Ziraat Mektebi Alisi binası şimdiki müdürlük binasının, ön kapısının üst kısmında Sırrı Zade Ali Rıza Efendinin kendi yazdığı şiir bulunmaktadır. Ayrıca okuldan Mehmet Akif Ersoyun da mezun olduğu bilinmektedir. Bina şuanda Halkalı Zira Üretim İşletmesi, Tarımsal Yayım ve Hizmetiçi Eğitim Merkezi Müdürlüğü olarak kullanılmaktadır
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında düzenlenen protokol gereğince okulda kalan son iki sınıfın eğitim ve öğretimlerinin Halkalıda tamamlanması karar altına alınır. Okulda halen 34 son sınıf öğrencisinin eğitim ve öğretimini devam etmektedir. Bina, Küçükçekmece Belediyesine bağlı olan Halkalı Meydanı ya da Aşura Meydanı olarak bilinen yerdedir.
Binanın geçmiş olduğu tüm evrelerden sonra tarihi dokusu bozulmadan günümüze kadar getirildiği görülmektedir.
1.2.7 Birinci Orman Mektebi Alisi
19111917 yılları arasında eğitim ve öğretim veren okul İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra çok değerli Hoca Ali Rıza Efendi tarafından kurulmuştur. Orman Genel Müdürlüğü yapıyor olan Ali Rıza Efendi o zamanki Orman Maadin ve Ziraat Nezaretini Orman Okulu kurulması için ikna etmiştir. Bu çaba sayesinde Orman Mektebi bağımsız bir biçimde yeniden kurulmuş var olma çabasına kaldığı yerden devam etmeye başlamıştır.
Orman Genel Müdürlüğüne bağlı olarak kurulmuş olan bu okul, yaşanılan tarihi süreçten en çok etkilenen okuldur. Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı sırasında varlığını sürdürmeye çalışan okul bu dönemde birçok defa yerleşke değiştirmek zorunda kalmış bu yüzden eğitim ve öğretimi sekteye uğramıştır.
Birinci Orman Mekteb-i Âlisi (Birinci Yüksek Orman Okulu)dönemini kapsamaktadır. 1910 yılında çıkarılan nizamnamenin birinci maddesi gereği, Yüksek Orman Okulunun İstanbula yakın olan ormanlık alanlarda olması şart koşulur. Bu doğrultuda Bahçeköye yerleşme kararı alınır. Eğitim verilecek bina olarak o zaman süvari kışlası olarak kullanılan bir yer tahsis edilir.Süvari kışlası yapımı bitene kadar Sultanahmette Akbıyık Mahallesinde bir binada eğitim verilir. Bahçeköye yerleşmeden önce Sarıyerde bir konağa yerleşilir. Süvari kışlası eğitime hazır hale gelince Bahçeköye yerleşilir.
Son olarak Balkan Savaşının çıkması üzerine öğrenciler askere alınır ve okul eğitim öğretime ara verir.Okul burada savaş nedeniyle Bahçeköyde şimdiki yerinde eğitim ve öğretim verememiştir. Sarıyerde yerleşilen bina hakkında çeşitli ve çelişkili söylemler olduğu için bu döneme ait fotoğraflara burada yer verilmemiştir. Bahçeköye ait fotoğraflara son bölümde değinilecektir.
1.3. CUMHURİYET DÖNEMİNDE ORMANCILIK EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ
Cumhuriyet Dönemiyle beraber aslında o zamana dek farkında olunarak ya da olmadan atlanmış bir eksikliğin üzerine gidilmiştir. Cumhuriyet Dönemine dek ormancılık okulları teknik eleman yetiştirme yoluna gitmiş, eğitimden çok öğretime ağırlık verilmiştir. Bu da ormancılık adına yalın bir öğretim sürecini beraberinde getirmiş, tarihsel kırılma noktalarıyla kesişen eğitim ve öğretim süreci hedeflediği başarıya ulaşamamıştır. Oysa ki Cumhuriyet Dönemi ile beraber ormancılığımızın modern şartlar altında eğitim ve öğretim verilmesi dahilinde başarılı sonuçlar elde edeceği fark edilmiş bu amaçlı çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.Bu devrede de ormancılığımızın yeniden düzenlenmesi amacıyla Avrupadan ormancı uzmanlar yurdumuza davet edilmiştir. Almanyadan 1926 yılında gelen Prof. Bernhardın önerisine uyularak, Orman Mektebi Alisinin içinde o tarihe kadar müdürlükle yönetilen okul, bağımsızlığı daha da artırılarak Rektörlükle yönetilmeye başlanmıştır (İnal, 1969).
1.3.1. İkinci Orman Mektebi Alisi
Okulun eğitim ve öğretim sürecini iki 19171923 yılları ve 19231934 yılları olmak üzere iki bölüme ayırmak doğru olacaktır. Bu noktada 19171923 yılları arası Cumhuriyet Dönemi kuruluşunun hazırlık yılları olması nedeniyle bu başlık altında incelenmiştir.
19171923 yılları; Birinci Dünya Savaşı ve hemen ardından gelen Ulusal Bağımsızlık Savaşı nedeniyle öğrencilerin bu sürece katılmaları bu dönemde gelişim göstermeyi engellemiştir. Öğrenci bulunması dahilinde ise tatbikat alanları ve okul yerleşkelerinde sorun yaşanmış buna rağmen o dönemde 58 öğrenci mezun edilmiştir.
19231934 yılları; Cumhuriyet Dönemi ile beraber en büyük sorun olan ekonomik sorunlara değinilmiştir. Okulun yönetim ve bilimsel yetkisi artırılmıştır. Bu sayede okulda akademik çalışmalar artış göstermiş, maddi imkanlar dahilinde laboratuar ve malzeme eksiklikleri giderilmiştir. Bu dönemde okul sadece lise mezunu öğrencileri kabul etmiştir. Modern Yüksek Orman Okullarına eğitim ve öğretim açısından yaklaşılmıştır.
19231934 Yılları Arasında Ormancılık Eğitimi ve Öğretimi Veren Ormancılık Okullarıİkinci Orman Mekteb-i Âlisi dönemini kapsamaktadır. Bu dönemi 19171923 ve 19231934 yılları olarak iki ayrı zaman dilimine ayırmak mümkündür. Hatta bu iki ayrı dönem arasında meydana gelen olaylar çerçevesinde cumhuriyet sonrası ormancılık anlayışı değişmiş ve orman fakültemiz son şekline ve çağdaş şekline cumhuriyet döneminde ona verilen önemin artmasıyla gelmiştir. O dönemdeki süreci şu şekilde özetlemek mümkündür:
Balkan Savaşından sonra okul tekrar açılır fakat bu kez de 1. Dünya Savaşı çıkınca okul hastane haline getirilir.
Tekrar yerleşim problemi yaşanıyorken Sultanahmetin Akbıyık semtindeki Baytar Mekteb-i Âlisine (Yüksek Veteriner Okulu) taşınılır.
Savaş sonrası tekrar Bahçeköye taşınma hazırlıkları yapılırken Rumların evlerinin harap olduğu şikâyeti üzerine Damat Ferit okul binasını Rumların emrine verir. Okul Bilezikçi Çiftliğine (Mahmut Muhtar Paşa Çiftliği) yerleşir.
Çiftlik şuan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinin Eğitim ve Araştırma Ormanı olarak kullanılmaktadır. Bir dönem özel bir şirket tarafından alınan çiftlik kamulaştırılarak tekrar Orman Fakültesine verilmiştir.
Eğitime Bilezikçi Çiftliğinde de devam edilemeyeceği anlaşılınca, İstanbul ulusal kuvvetlerin eline geçinceye dek 78 Hasan Paşa Köşkünde taşınılır. 7-8 Hasan Paşa Köşkü gerek büyüklüğü gerekse de binasının elverişliliği nedeniyle tercih edilmiştir.
78 Hasan Paşa, II. Abdülhamidi bir baskınla öldürmeye kalkan Ali Süaviyi tek darbede öldürerek II. Abdülhamidin hayatını kurtarmıştır. Ve sonrasında II. Abdülhamdin izniyle bu köşkte yaşamaya başlamıştır. Hasan Paşa, okuması yazması olmayan alaylı olarak yetişmiş birisidir. İmza atarken tek bildiği eski Türkçe rakamlar olan 7 ve 8 kullandığı için kendisine 78 Hasan Paşa denmektedir. Köşk Hasan Paşa öldükten uzun bir süre boş kalmıştır. İkinci Dünya Savaşında 16. piyade alayı burada konuşlandırılmıştır. Alayın merkezi burası olarak kullanılmıştır. Savaş bittikten sonra ise köşk Hasan Paşanın torunları tarafından satılarak elden çıkarılmıştır.
Sarıyerin Mekanlar adlı kitapta hemen hatırlatalım 7-8 Hasan Paşa Köşkü 1920den 1922 yılına kadar Orman Mektebi Alisi olarak yani şimdiki adıyla Orman Fakültesi olarak ülke eğitimine hizmet verdi diye Hasan Paşa Köşkünün Orman Mektebi Alisi olarak kullanıldığı doğrulanmıştır.
Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Orman Fakültesi
Cumhuriyet Dönemi ile beraber tarım, orman ve hayvancılık alanında gelişmeyi öngören bir dizi uygulama yapılmıştır. Bu amaçla 10.06.1933 tarihinde kabul edilen 2291 sayılı kanunla Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulmuştur. 18.06.1934 tarihinde kabul edilen 2524 sayılı kanunla da Yüksek Orman Mektebini kaldırılarak yerine ORMAN FAKÜLTESİ kurulmuş, bu kurum Yüksek Bilim Kuruluna bağlanmıştır.
Bu sayede Türkiyede Yüksek Ormancılık Eğitimi ve Öğretimi biçimde ve özde büyük bir değişim kaydetmiş, Orman Fakültesi halinde mevcut en modern bilim kurumu haline getirilmiştir. En önemlisi ise ormancılık eğitim ve öğretimimizin hukuksal olarak da bir eksiğinin kalmamış olmasıdır.1934 ve Sonrası Dönemde
Orman Okullarının Eğitim ve Öğretim Verdiği BinalarYüksek Ziraat Enstitüsü ve Orman Fakültesinin son durumu diye iki ayrı kolda incelemek mümkündür. Bir yandan Orman Fakültesinin ormana yakın alanlarda kurulması öte yandan Orman Fakültesinin kaldırılarak, Yüksek Ziraat Enstitüsüne bağlanması, Orman Fakültesi yerleşme sorununu tekrar gündeme getirmiştir.
Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Orman Fakültesinin son durumu diye iki ayrı kolda incelemek mümkündür. Bir yandan Orman Fakültesinin ormana yakın alanlarda kurulması öte yandan Orman Fakültesinin kaldırılarak, Yüksek Ziraat Enstitüsüne bağlanması, Orman Fakültesi yerleşme sorununu tekrar gündeme getirmiştir.
Tüm bu gelişmeler üzerine Ankarada dört yarıyıl eğitim verme planı yapılır. Fakat uygulama alanı sorunu çözülememiştir. Tüm sorunlara çözüm olarak Orman Fakültesinin İstanbul iline bağlı, Sarıyer ilçesinin, Bahçeköy yerleşkesindeki Yüksek Orman Okulu eski binasına yerleştirilmesi kararı alınmıştır. 1939a kadar eski binasında kalan fakülteye, 1939 yılında ilki olmak üzere takip eden yıllarda yeni binalar eklenmiştir.
Orman Fakültesi, İstanbulun Boğaziçine serpiştirilmiş ilçelerinden biri olan Sarıyerin batısında ve 6 km uzağındaki Bahçeköyün bitişiğinde yer almaktadır.
VE BİTİRİRKEN
Çalışma dikkatlice incelenecek olursa orman kavramını tam anlamıyla iki döneme ayırmak gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bunlar; ormanların herhangi bir toprak parçasından ayrı görülmediği, Osmanlı Devletinin çöküşüne denk gelen dönem ve Cumhuriyetin ilanından sonra kalkınmanın yapıtaşlarından biri olarak görülen dönemdir.
Bu iki ayrı dönemde yaşanılan tarihsel dönemeçler olduğu gibi ormancılık eğitimi ve öğretimi verilen binaların fotoğraflarına yansımıştır. Şöyle ki Osmanlının en karışık ve çalkantılı dönemlerinde kurulan Tassynin 1.Orman Okulu nun binası ve daha sonra orman okullarının Beyazıtta yerleştiği diğer binalar da aynı bulunduğu tarihi dönem gibi karışıktır. Bu bölgeye dair orman okullarının yerleştiği binaların net bir belgesi bulunamadığı gibi çoğu zaman yerleşke denilince akıllara gelen binalar topluluğundan çok, sadece bir binanın bir odasında eğitim hatta eğitimden çok öğretim verildiği anlaşılmaktadır. Bu da o dönemde ormana ne kadar yüzeysel bakıldığının göstergesidir. Ormancılık eğitim ve öğretim kurumlarının ilk kuruluş yerinin İstanbul olmasının da tesadüf olmadığını belirtmek gerekmektedir. İstanbul tüm yönetici sınıfın bulunduğu hemen hemen tüm kararların orada alındığı bölgedir.Dolayısıyla ormancılık eğitim ve öğretim kurumu yeri olarak İstanbulun seçilmesinin belli başlı nedenlerinin olması kaçınılmazdır. Bu sebepleri net bir şekilde ortaya koymak mümkün değildir. Ancak, deneme amaçlı bir uygulama için göz önünde bulundurulacak küçük çaplı bir kurum oluşturulmak istenmiş olabilir. Ya da bu konuya o kadar önem verilmiştir ki ancak merkezi İstanbul olacak bir uygulama ile başarılı bir ormancılık kurumu oluşturulabilir diye düşünülmüştür. Ya da okul müdürü olarak Louis Tassynin Fransadan getirilmiş olması rahatsızlık yaratmış, böyle bir kurumun yabancı uyruklu bir müdürünün olmasında içten içe sakıncalar görülmüş olabilir. Bu sebeple kurumu sürekli denetim altında tutmak ancak kurumun İstanbulda yapılandırılmasıyla mümkün olabilir diye düşünülmüştür, varsayımlarını oluşturabiliriz. Aksi halde bu okulun açılması için arazi imkanı daha faza ve iç karışıklıklardan daha az etkilenen, daha az yoğunluk arz eden başka iller düşünülmesi gerekirdi. Başka bir ilde okulun açılması belki de kurumu sekteye uğratmayacak ve daha çabuk sistemli bir ormancılık eğitimine geçişi sağlayacaktı.
İç karışıklıklar ve savaş tehlikesi azaldıkça bina yerleşkelerinin düzene girdiği görülmektedir. Fakat o kadar çalkantılıdır bir dönem yaşanmaktadır ki bir savaş son bulurken diğeri başlamaktadır. Sistemli bir eğitim ve öğretim düzeninin oturtulmamış olmasının önemli sebeplerinden birisi de budur.
Sonrasındaki dönem ele alınacak olunursa; rahatlıkla denebilir ki Cumhuriyetin ilanından sonra ormancılık eğitim ve öğretimi bir zorunluluk olmaktan çıkmış, bir gereksinim halini almıştır. Islahat kapsamında ek gelir getirmesi açısından zorunlu olarak teknik eleman yetiştirmek amacıyla açılan ormancılık okulları, cumhuriyetle beraber nitelik kazanmıştır. Eğitim ve öğretimin her alanda olduğu gibi ormancılık alanında da tam anlamıyla verilmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur. Dolayısıyla o dönemde orman okullarına verilen önem sayesinde okullar fakülte adını almıştır. Mezun olacak öğrencilerin yapacakları kesin çizgilerle belirlenmiş ve mezun olanlara mühendis denilmesi kararı alınmıştır. İş imkanları netleşmiş, fakülteyi tercih edecek öğrenciye çeşitli eğitim kolaylıkları sunulmuştur. Ormancılığa verilen önem sayesinde Orman Fakültesi bilim alanında tüm dünya ülkeleriyle aynı düzeye ulaşmış, modern bir eğitim ve öğretim kurumu haline gelmiştir. Eğitim ve öğretim sistematiği oturmuş olan orman fakültesinin bu durumu binalara da yansımış, fakültenin içerisine ek binalar ve laboratuarlar yapılmıştır.
Çalışmayı bölümlere ayırarak inceledikten sonra tarihin önemine bir kez daha vurgu yapma gereksinimi doğmaktadır. Bu çalışma, tarihinden ders almayı bilen tarih meraklısı bilim adamlarımızın kaynakları sayesinde ortaya konmuştur. Çünkü tarih ancak tarihinden ders almayı bilmeyenler için gereksizdir. Tarihin tozlu yollarının açık kalmış bir penceresinde uçuşan tül gibi savrulmak ya da tozlu yollardan geçenlerin ayak izlerini takip etmek gibi iki seçenekli durum söz konusudur her zaman Bu çalışmada tarihin tozlu yollarından geçenlerin ayak izleri takip edilmeye çalışılmıştır. Çünkü geleceğe ancak geçmişin tarih meraklıları yol gösterecektir.
KAYNAKLAR
- Carr, E. H., 2004, Tarih Nedir , İletişim Yayınları, İstanbul.- Powicke F.,1955, Modern Historians and The Study of History. Odhams Press, London.- Özdönmez ve Ark., 1999, Ormancılık Politikası, İstanbul Üniversitesi Baskısı.- İnal, S. ,1969, Ormancılık Politikası Ders Notları (Roto Baskısı), İstanbul- Eraslan,İ.,1989, Türkiyede Ormancılık Eğitim ve Öğretim Kurumlarının Tarihsel Gelişimi,İstanbul.- Kutluk, H. , 1948, Türkiye Ormancılığıyla İlgili Tarihi Vesikalar, T.B. Orman Genel Müdürlüğü Yayınları, İstanbul.- Çepel, N. , Özhan, S. , Görcelioğlu, E. , 1984, Türkiyede Ormancılık Öğretiminin Gelişimi ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Birimlerinin Kuruluş ve Çalışmaları, İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, İstanbul.- İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi (Tarihçe öğretim araştırma organizasyon), 1957,