"Aile mobilyası" yerine artık "Bireysel mobilya" tasarımlarına yönelen üreticiler sayısı giderek artan bekarları hedefliyor
27-08-2012
Merkezi İngiltere'de bulunan Euromonitor International şirketinin yaptığı araştırmada, dünyada 1996'da yalnız yaşayan insan sayısı 153 milyon iken 2011'de bu rakam 277 milyona yükseldi. Yani 15 yılda yalnız yaşayan insan sayısı %81 artmış durumda. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'in rakamlarına göre Türkiye'de, yalnız yaşayanların sayısı 8 yılda neredeyse 2 kat artarak 665,7 binden 1 milyon 141,3 bine çıktı. Dünyadaki bu genel eğilim, başta mobilya ve beyaz eşya grubu olmak üzere tüm perakendecilerin iştahını kabartıyor.
Yapılan araştırmaya göre, Dünya nüfusunda artan yalnızlık perakende sektöründe kendini yoğun olarak gösteriyor. Yalnızlara hitap eden ürünlerin artması ve insanların gittikçe azalan zamanlarına yönelik pratik çözüm yolları bulunması, perakende sektörünün yoğun mesai harcadığı alanlardan biri. Bu konuda 'yalnızlar ulusu' olarak adlandırabileceğimiz ABD iyi bir örnek teşkil edebilir.
Ülkede nüfusun yüzde 51'i yalnız yaşıyor. Toplam hanelerin yüzde 28'inde ise tek kişi bulunuyor. Bu insanların, evli yaşıtları ile karşılaştırıldıklarında dışarıda yemek yemeyi çok daha fazla tercih ettikleri, spor salonlarındaki popülasyonun büyük çoğunluğunu oluşturdukları, konser, tiyatro gibi etkinliklere çok daha fazla rağbet ettikleri görülüyor. Kısaca Evlilerden çok daha fazla para harcayarak, ekonominin pimini ellerinde tutuyorlar. Öyle ki Federal Tüketici araştırmasına göre 2010 yılında ortalama bir bekar 34 bin 471 dolar harcarken, evli ve çocuksuz olanlar 28 bin dolar harcadı. Evli ve çocuklu olanlar ise kişi başına 23 bin 179 dolar harcadı. Çalışan İstatistikleri Bürosunun rakamlarına göre bekarların ekonomiye yıllık katkısı 1.9 trilyon dolar.
Bekar yaşayanların sayısının artması, ülkelerdeki hane sayılarının da artamasına yol açıyor. Hane sayısındaki artış da tüketimle doğrudan ilişkili. Hane sayısı ne kadar fazla ise tüketim de o kadar artıyor. Türkiye'de yaklaşık 18 milyon milyon hane var. Ortalama hane büyüklüğü ise 4,2 kişi. Oysa benzer nüfusa sahip gelişmiş ülkelerde rakamlar oldukça farklı. Bu ülkelerin ortalama hane büyüklüğü sadece 2,4. Yaklaşık 82 milyon nüfuslu Almanya'da hane sayısı 39 milyon civarında. 60 milyon kişilik Fransa'da 25,5 milyon, 56 milyon nüfuslu İtalya'da ise 21 milyonu aşkın hane var. Bu da daha çok tüketim demek.
Sosyolog Jean-Claude Kaufmann, 20'inci yüzyılda aile hayatından yalnız yaşama doğru yaşanan kayışı 'bireyselliğin dayanılamaz yükselişi' olarak yorumluyor. Morrison'a göre bu 'özgürlük' aslında sadece planlanmış bir değişiklik. Yalnız yaşayanların daha çok harcadığını söyleyen Morrison şöyle devam ediyor:Boşanmak piyasayı canlandıran bir olgu. İnsanlar boşandıklarında iki ev, iki araba, iki ayrı mobilya takımı, yatak odası,TV, mutfak eşyaları satın alıyorlar. Bu durum da doğrudan perakendecilerin işine geliyor.
İKEAnn başarılı pazarlama ve hedef kitle çalışmalarında bu gelişmenin de göz önüne alındığını ifade eden uzmanlar, tasarımcıların mobilyayı bir aile ürünü olmaktan çıkartarak bir birey ürünü kimliği kazandırmalarının üreticilerin hedef kitlelerini alabildiğine geliştirdiklerini belirtiyorlar. Son dönemdeki ürün geliştirme çalışmalarının yönü de bu olguyu doğrular nitelikte. Son 10 15 yıldır, Avrupadaki mobilya üreticilerinin ürünlerini tasarlarken çok çocuklu geniş ailelerden çok, bekar evlerini hedefleyen pratik, bireysel eğilimlerin ön plana çıktığı, tekil ürünlere ağırlık verdiklerini gösteriyor.
Yapılan araştırmaya göre, Dünya nüfusunda artan yalnızlık perakende sektöründe kendini yoğun olarak gösteriyor. Yalnızlara hitap eden ürünlerin artması ve insanların gittikçe azalan zamanlarına yönelik pratik çözüm yolları bulunması, perakende sektörünün yoğun mesai harcadığı alanlardan biri. Bu konuda 'yalnızlar ulusu' olarak adlandırabileceğimiz ABD iyi bir örnek teşkil edebilir.
Ülkede nüfusun yüzde 51'i yalnız yaşıyor. Toplam hanelerin yüzde 28'inde ise tek kişi bulunuyor. Bu insanların, evli yaşıtları ile karşılaştırıldıklarında dışarıda yemek yemeyi çok daha fazla tercih ettikleri, spor salonlarındaki popülasyonun büyük çoğunluğunu oluşturdukları, konser, tiyatro gibi etkinliklere çok daha fazla rağbet ettikleri görülüyor. Kısaca Evlilerden çok daha fazla para harcayarak, ekonominin pimini ellerinde tutuyorlar. Öyle ki Federal Tüketici araştırmasına göre 2010 yılında ortalama bir bekar 34 bin 471 dolar harcarken, evli ve çocuksuz olanlar 28 bin dolar harcadı. Evli ve çocuklu olanlar ise kişi başına 23 bin 179 dolar harcadı. Çalışan İstatistikleri Bürosunun rakamlarına göre bekarların ekonomiye yıllık katkısı 1.9 trilyon dolar.
Bekar yaşayanların sayısının artması, ülkelerdeki hane sayılarının da artamasına yol açıyor. Hane sayısındaki artış da tüketimle doğrudan ilişkili. Hane sayısı ne kadar fazla ise tüketim de o kadar artıyor. Türkiye'de yaklaşık 18 milyon milyon hane var. Ortalama hane büyüklüğü ise 4,2 kişi. Oysa benzer nüfusa sahip gelişmiş ülkelerde rakamlar oldukça farklı. Bu ülkelerin ortalama hane büyüklüğü sadece 2,4. Yaklaşık 82 milyon nüfuslu Almanya'da hane sayısı 39 milyon civarında. 60 milyon kişilik Fransa'da 25,5 milyon, 56 milyon nüfuslu İtalya'da ise 21 milyonu aşkın hane var. Bu da daha çok tüketim demek.
Sosyolog Jean-Claude Kaufmann, 20'inci yüzyılda aile hayatından yalnız yaşama doğru yaşanan kayışı 'bireyselliğin dayanılamaz yükselişi' olarak yorumluyor. Morrison'a göre bu 'özgürlük' aslında sadece planlanmış bir değişiklik. Yalnız yaşayanların daha çok harcadığını söyleyen Morrison şöyle devam ediyor:Boşanmak piyasayı canlandıran bir olgu. İnsanlar boşandıklarında iki ev, iki araba, iki ayrı mobilya takımı, yatak odası,TV, mutfak eşyaları satın alıyorlar. Bu durum da doğrudan perakendecilerin işine geliyor.
İKEAnn başarılı pazarlama ve hedef kitle çalışmalarında bu gelişmenin de göz önüne alındığını ifade eden uzmanlar, tasarımcıların mobilyayı bir aile ürünü olmaktan çıkartarak bir birey ürünü kimliği kazandırmalarının üreticilerin hedef kitlelerini alabildiğine geliştirdiklerini belirtiyorlar. Son dönemdeki ürün geliştirme çalışmalarının yönü de bu olguyu doğrular nitelikte. Son 10 15 yıldır, Avrupadaki mobilya üreticilerinin ürünlerini tasarlarken çok çocuklu geniş ailelerden çok, bekar evlerini hedefleyen pratik, bireysel eğilimlerin ön plana çıktığı, tekil ürünlere ağırlık verdiklerini gösteriyor.