AĞAÇ İŞLEME MAKİNE VE YAN SANAYİSİ SEKTÖRÜNÜN 2014 YILINA GENEL BAKIŞ VE YENİ YILDAN BEKLENTİLER
20-01-2015
AĞAÇ İŞLEME MAKİNE VE YAN SANAYİSİ SEKTÖRÜNÜN 2014 YILINA GENEL BAKIŞ VE YENİ YILDAN BEKLENTİLER
Mustafa S. EROL
AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı
6 Haziran 2014 tarihinde kurulan Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD), henüz çok genç bir sivil toplum kuruluşu olmasına karşın sektöre hızlı bir giriş yapmış ve bu yılı 38 firma katılımı ile kapatmıştır. 2015 yılı üyelik süreci çerçevesinde bu sayının 100 firmaya ulaşacağı tahmin edilmektedir. Derneğimiz AİMSADın kurulma amaçlarından en önemlileri, sektörün birlikteliğini sağlamak ve sektörü güvenilir istatistikler ile tanımlayarak ortaya koymaktır.Mustafa S. EROL
AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı
Bu çerçevede, 2014 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ışığında değerlendirildiğinde; Ağaç işleme makine ve yan sanayisi; sektörde faaliyet gösteren ve 10.000in üzerinde kişiye istihdam sağlayan yaklaşık 500 firması ile, 1 milyar Dolar cirosu ve 120 milyon Dolara ulaşmış olan ihracat rakamı ile gelecek vaat eden dinamik bir sektördür.
Sektörümüz, 2014 yılı Belediye ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine rağmen seneyi ortalama % 15 oranında bir büyüme ile kapatmıştır. Ana sektörümüz olan inşaat sektöründe yaşanan kentsel dönüşüm ve bu kapsamda verilen destekler sayesinde + % 5 puanlık bir ekstra büyüme sağlanmıştır. Bu büyüme oranına karşılık, maalesef karlılık istenilen seviyede değildir. Bu gösterge de bizlere, sektörümüzdeki firmaların hala düşük katma değerli ürünler imal etmeye devam ettiğini göstermektedir.
Takdir edersiniz ki, söz konusu büyümenin sürdürülebilir bir büyüme olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Üretim yapan firmaların yüksek teknolojili ürün imalatına geçişinin sağlanması, tabi ki bu geçiş sağlanırken de bazı şartların hem devlet destekli olarak hem de sivil toplum kuruluşları kanalıyla desteklenmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda biraz sektörün belli başlı sorunlarından bahsetmek istiyor ve sizler ile çözüm önerileri hakkındaki görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki; bürokrasinin her aşamasında, her türlü zorluğa ve üretim riskine girmeden çok kolay para kazanma yolları var iken, üretime yatırım yapan müteşebbislerimize saygı duyulmalı ve bu kişiler velinimet olarak görülerek baş üstünde tutulmalı; memleket için attıkları her adım ve aşamada da önleri açılmalıdır.
Devletimiz sadece vergi ve sigorta ödemelerini referans kabul ederek, vergilerini ödeyen firmalar iyidir, ödemeyenler ise kötüdür yaklaşımından vazgeçmelidir. Bir başka deyişle, devletimiz; yalnızca Kar Ortağı değil, aynı zamanda Dert Ortağı da olmalıdır. Firmalar yalnızca ödedikleri vergiler ile değil; aynı zamanda sıkıntıları, ileriye dönük stratejik hedef ve planları ile de değerlendirilmelidir. Zira, gerçek ortaklık da; ülkemizin refah seviyesini yükseltmek için ihtiyacımız olan yegane dayanışma şekli de budur.
Bu bağlamda, makine imalat sektörü genelini kapsayacak, üretim odaklı bir yapılanma meydana getirilebilmesi için; mutlaka tüm sektörel sivil toplum kuruluşları ile birlikte bir yol haritası belirlenmesi, stratejik planlama çalışması yapılması gerekmektedir. Keza kamu politikalarının da yeni, yönlendirici, pozitif ve destekleyici bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmesi şarttır.
Özellikle KOSGEB yeniden yapılandırılmalı; uygulanan tüm teşvikler, gelişmiş ülkelerdeki yapılar da incelenerek KOBİ eksenli ve sektörel bazda yeniden düzenlenmelidir.
Ayrıca bazı hukuksal düzenlemelerin de gözden geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin, AR-GE Kanunundaki desteklerden KOBİlerin de faydalanabilmesi için, AR-GE merkezlerinde aranan çalışan sayısının azaltılması düşünülmelidir. Zira, bu noktada önemli olan ve temel alınması gereken esas kıstas nicelik değil; ortaya çıkarılan projelerin niteliği ve ülkemize sağlayacağı katma değer olmalıdır.
Benzer şekilde, üzerinde durulması gereken diğer bir önemli konu da, İş güvenliği ile ilgili işveren aleyhine olan ağır müeyyidelerin dengelenmesidir. Tek taraflı oluşan, işçi mağdurdur, işveren her zaman haksızdır bakış açısı bir şekilde düzeltilmelidir. İşverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) sürekli prim ödenmesine ve işçiler ile ilgili gerekli önlemler alınıyor olmasına karşın, iş kazaları ile ilgili durumlarda SGK tarafından ödenen meblağlar daha sonra yine SGK tarafından yargıya taşınmakta; bu masraflar işverenlere faizleri ile birlikte ve hakkaniyetsiz olarak mükerrer bir mali yük olarak yansıtılmaktadır. Bu mağduriyetin giderilmesine yönelik çalışmalar da acilen başlatılmalıdır.
Buna ek olarak, halihazırda Türkiyede üretilmeyen makine ve yan sanayi ürünlerinin hangilerinin üretilebileceği konusunda da bir araştırma ve fizibilite çalışması yapılarak, sektördeki firmaların bu alanlara yönlendirilmesi ülkemiz adına önemli fırsatlar ortaya koyabilir. Bu konuda yurt dışındaki firmalar ile çeşitli çözüm ortaklıklarının teşvik edilmesi faydalı olacaktır.Bu bağlamda, sektörün canlılığın sürdürülebilmesi için, makine satın alma ve satış süreçlerinde uygulanan KDV oranının % 8 seviyesine düşürülmesi de uygun olacaktır. Ayrıca, nihai ürün imalatçılarına KDV istisnası tanınmasında büyük fayda vardır.
Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, finansal kiralama (leasing) yoluyla yapılan satışlardan ve ihracat işlemlerinden tahsil edilemeyen KDV iadeleri, devletten çok uzun sürelerde tahsil edildiğinden maalesef bu husus da üretici firmaların önüne finans dengelerini bozan bir faktör olarak çıkmaktadır.
Ülkemizde, güzel projelerin hayata geçirilmesi ve firmaların KOBİ boyutundan orta ve büyük ölçekli firma konumuna geçişlerinde ihtiyaç duydukları destek, fonların teminidir. Bu desteğin temini için, ciddi anlamda eksikliği duyulan Risk Sermayesi ve Girişim Sermayesi Fonlarının kurulması ve yaygınlaştırılması sağlanmalı; bu yatırımlar için 15-20 yıl vadeli finans paketleri oluşturulmalıdır.
Uluslararası markalar yaratılabilmesi için, şirketlere uluslararası piyasalarda rekabet edebilmelerine olanak sağlayan muhtelif teşvikler tesis edilmeli veya Altın hisse ortaklığı modeli (Çin-Kore benzeri) geliştirilmelidir. Ayrıca firmalarımıza makine satışları için uzun vadeli ve düşük faizli kredi olanakları sağlanması da büyük önemlidir.
Nitekim Derneğimiz AİMSADın da uluslararası markalar yaratılmasına yönelik olarak planladığı birtakım inisiyatifler mevcuttur. Örneğin, üye firmaları bir araya getirmek ve uluslararası anlamdaki rekabet kapasitelerini geliştirmek amacıyla bir URGE projesi hazırlama sürecinde bulunmaktayız. T.C. Ekonomi Bakanlığının uhdesinde ve işbirliği kuruluşları önderliğinde firmalarımızın ihracata yönelik ortak eylem ve faaliyetlerinin desteklenmesini amaçlayan; kümelenme, ihtiyaç analizi, eğitim, pazarlama faaliyetleri ve iş seyahatlerini gibi unsurları içeren bu proje ile, üye firmalarımızın kısa zamanda ihracatta daha kurumsal ve organize hale gelmelerine ve markalaşmalarına destek sağlamak arzusundayız.
Makine imalat sektörü için belirlenecek yol haritasında, ağaç işleme makinesi ve yan sanayisi için özel bir OSB kurulması da değerlendirilmelidir. Zira sektörümüz, önü açık ve geleceği parlak bir sektördür.
Bunlara ek olarak, imalat sektörü insan kaynağından ayrı değerlendirilemeyeceği için, ülkemizin en büyük sorunlarından birisi olan eğitim konusunda da bazı iyileştirmelere gidilmelidir. Örneğin, sanayinin nitelikli teknik eleman ihtiyacı için orta öğrenim kurumları seviyesindeki klasik lise sayısının arttırılması yerine, meslek liselerinin önünün açılması; alanlarının genişletilmesi, gençlerimizin tüketici çoğunluk olmaktan kurtarılarak üretici hale getirilmesi gerçekten ulvi bir vazifemizdir. Üniversiteyi kazanamayan vasıfsız gençlerimizin ise, gerek ticaret ve sanayi odaları gerekse dernekler ve benzeri sivil toplum kuruluşları tarafından açılacak çeşitli kurslar ile gerekli ek eğitimlere tabi tutulması ve hatta iş bulma konusunda da kendilerine yardımcı olunması gerekmektedir.
Bu konuda da Derneğimiz AİMSADın orta vadeli hedefleri arasında bir Mesleki Teknik Eğitim Merkezi oluşturma gayretimizin bulunduğunu sizler ile paylaşmak isterim.
Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda, yukarıdaki konularda önerilen çalışmaların yapılması halinde sektörümüzün önemli bir sıçrama yapması mümkün gözükmektedir. 2015 yılı siyasal konjonktürde seçim yılı olmasına rağmen, 2014 yılında da olduğu gibi sektörümüzde yine yaklaşık % 15lik bir büyüme beklemekteyiz.
AİMSAD Yönetim Kurulu adına, 2015 yılının sektörümüze ve ülkemize güzel günler getirmesi dileklerimle tüm paydaşlarımıza saygılarımı sunar; bu vesile ile, henüz Dernek üyemiz olmayan bütün sektör firmalarımızı da aramıza katılmaya davet ettiğimizi bildirmek isterim. AİMSAD çatısı altında buluşmak temennisi ile yeni yılda bereketli kazançlar ve esenlikler dilerim.