2013 Yılında İran Ekonomisi ve Pazarına Genel Bir Bakış

Mobilya Dekorasyon Dergisi - Mobilya Dekorasyon - Dergi - Yayın - İletişim - Dergi - furniture - wood - design - dizayn - aksesuar - kenarbandı - edgeband - makine -woodworking - woodworkingmachinery - fair - mobilya fuarları - woodworking machinery - ahsap makineleri- glue-yapıştırıcı tutkal-

2013 Yılında İran Ekonomisi ve Pazarına Genel Bir Bakış

01-04-2014
2013 Yılında İran Ekonomisi ve Pazarına Genel Bir Bakış
I- Genel Ekonomik Yapıİran 1979 yılında rejim değişikliğine uğradığında, güçlü bir petrol endüstrisi ve çoğu tarım sektöründe faaliyet gösteren orta boy işletmelerden oluşan özel sektöre sahip iken, Irak ile 8 yıl süren savaş ve devrimin etkileri ile bu tablodan uzaklaşmıştır. Devrimi izleyen yıllarda çiftlikler, şirketler ve bankalar devletleştirilmiş ve dünyadaki eğilimin aksine yabancı sermaye yasaklanmıştır. Dolayısıyla İran ekonomisi tek mallı-tek boyutlu bir düzen kazanmış bulunmakta idi. Halen ihracat fazlası olan İran?da 12.11.1985 tarihinde yayınlanan tek maddelik bir yasa ile karşılıklılık şartına bağlı olarak yabancı şirketlerin pazarlama ve satış ofisi açmaları hakkındaki yasak kaldırılmıştır. 1993 yılında Serbest Bölgeler Kanunu, Haziran 2002 yılında ise, yeni Yabancı Yatırımı Teşvik Kanunu yürürlüğe sokularak yabancı sermaye ülkeye çekilmeye ve özel sektöre dinamizm kazandırılmaya çalışılmıştır.
Döviz girdilerinin %80ini petrol gelirlerinden elde eden İranda genel olarak ekonomiyi devletin; %40ını doğrudan, %45ini ise Bonyad olarak adlandırılan, dini liderlik makamına karşı sorumlu bir tür İslami esaslı vakıflar aracılığı ile elinde tuttuğu söylenebilir. Kalan %15lik kesim ise, siyasal yelpazede muhafazakâr olarak tanımlanabilecek bir noktada duran İran özel sektörünün (bazaar) elindedir. Petrol ve petrol ürünleri gelirlerinin yüksekliğine (2011 yılında 114,7 milyar ABD Doları) rağmen, hızla büyüyen nüfus baskısı, enflasyon ve işsizliğin artması, yaygın yoksulluk, temel ihtiyaç malzemelerine uygulanan sübvansiyonların bütçe üzerinde giderek artan yükü, verimsiz, büyük ve hantal kamu sektörü, devlet monopollerinin (bonyad) denetimindeki belirsizlikler ve Birleşmiş Milletler, ABD ve AB yaptırımları İran ekonomisinin karşılaştığı en büyük sorunlar olmaya devam etmektedir.Irak ile yapılan savaşın ekonomik yapıda meydana getirdiği tahribat ve uzun yıllardır uygulanmaya çalışılan ve Türkiye ile ticareti de olumsuz yönde etkileyen aşırı merkezi planlamacı-ithal ikameci modelde ısrar edilmesi ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemiştir.İran, ekonomik ve sosyal sorunların çözümü yönünde özelleştirme plânları yapmakta, büyük oranda ithal ikamesine dayanan ekonomiyi verimli bir şekilde yapılandırmak, petrol gelirlerine bağımlılıktan kurtararak, petrol dışı malların ihracatını artırmak ve çeşitlendirmekistemektedir.İranda, özellikle 2011 yılının Kasım ayından itibaren yaşanan hızlı devalüasyon süreci İran Riyalinin değerini ve İran halkının alım gücünü önemli ölçüde azaltmış bulunmaktadır. 2010 yılının Haziran ayından itibaren uygulamaya konulan Birleşmiş Milletler yaptırımları ve yine 2010 yılından itibaren kapsamı ve etkisi çok genişleyen ABD ve AB yaptırımlarının sonucunda İran ekonomisi önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Son olarak 2011 yılının Aralık ayında karara bağlanan ve 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren tam anlamıyla yürürlüğe giren AB Yaptırımları çerçevesinde, AB ülkeleri İrana petrol ambargosu uygulamaya başlamışlardır. Belirtilen uygulamanın ve ABD, AB kaynaklı ilave yaptırımların İran Merkez Bankası üzerindeki etkilerinin İranın bütçe gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturan petrol ürünleri ihracatını çok büyük oranda etkilemesi ve İranın potansiyel müşteri kaybının, söz konusu ülkenin, hali hazırda petrol ürünleri satabildiği Çin ve Hindistan gibi ülkelere olan satış fiyatlarını ve anılan ülkelerden sağlayabileceği petrol gelirlerini azaltması beklenmektedir.2012 yılının Mart ayında yürürlüğe giren yeni AB yaptırımları çerçevesinde, uluslararası bankacılık sistemlerine aracılık eden Belçika merkezli SWIFT (The Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) adlı kuruluş, yaptırım uygulanmakta olan İran bankalarınahizmet vermeyi durdurmuşbulunmaktadır.İranın nükleer programına ilişkin olarak İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, Rusya Federasyonu, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) arasında yürütülen müzakerelerde, 24 Kasım 2013 Pazar günü anlaşmasağlanmıştır.Bu kapsamda, İranın nükleer programı kapsamında altı aylık süre boyunca uymayı taahhüt ettiğikoşullar aşağıdaki bölümdesunulmaktadır.a)%5in üzerinde uranyum zenginleştirmesi yapmama,b)%20e yakın olarak gerçekleştirmiş olduğu uranyum zenginleştirmesini etkisiz kılma,c)Yeni santrifüjleri devreye sokmama,ç)Natanz ve Fordo tesislerindeyeni uranyum zenginleştirmesi yapmama,d)Arak tesislerindeki nükleer faaliyetleri durdurma,e)Uluslararası Atom Enerjisinin yoğun denetimini kabul etme.Bu çerçevede, P5+1 ülkeleri tarafından İrana altı aylık süreyle sağlanacağı taahhüt edilen kolaylıklara ilişkin bilgiler aşağıdaki bölümde sunulmaktadır.a)Anlaşma tarihinden itibaren altı ay boyunca İran aleyhine yeni bir yaptırım kararı alınmaması,b)İrana yönelik olarak uygulanmakta olan altın, değerli madenler, otomotiv sektörü, petrokimya yaptırımlarının ve söz konusu sektörlerdeki ticari işlemlere ilişkin sigortacılık, taşımacılık ve mali hizmetler yaptırımlarının uygulanmasının altı ay süreyle dondurulması,c)Belirli İran havayolu şirketleri için lisans güvenliği mekanizması kaynaklı tamir, denetim işlemlerine ve uçak yedek parça ürünleri satışına, montajına altı ay süreyle izin verilmesi ve söz konusu sektördeki ticari işlemlere ilişkin sigortacılık, taşımacılık ve mali hizmetler yaptırımlarının uygulanmasının altı ay süreyle dondurulması,ç)İranın, Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD haricindeki ülkelere petrol satışına, mevcut azaltılmış haliyle, izin verilmesi ve söz konusu satış işlemleri konusunda sigortacılık ve taşımacılık yaptırımlarının uygulanmasının altı ay süreyle dondurulması (İranın petrol ihracatına yönelik yaptırımların uygulanmasına devam edilmekte olup, söz konusu kolaylık, İranın 2013 yılı verilerine göre zaten önemli ölçüde azaltılmış olan petrol ihracatının daha da azaltılmasına yönelik yeni bir yaptırım uygulanmaması anlamına gelmektedir.) ve İranın anlaşma tarihinden itibaren altı aylık süre boyunca anlaşma konusu yükümlülüklerine uyması durumunda, İranın petrol ihracatından kaynaklanan 4,2 milyar ABD Doları tutarındaki gelirinin taksitler halinde İrana transferine izin verilmesi,d)İranın gıda, tarımsal ürünler, ilaç ve tıbbi cihaz ithalatının kolaylaştırılmasına yönelik tedbirlerin alınması.Söz konusu Anlaşma, İran ve P5+1 ülkeleri (ABD, Rusya Federasyonu, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) arasında altı ay süreyle yürürlükte kalacak olup, söz konusu süre boyunca İranın nükleer programına ilişkin daha detaylı bir anlaşmanın hazırlıkları yürütülecektir. Altı aylık süre boyunca, İrana, yukarıda belirtilen hususlarda kolaylıklar sağlanacak olup, belirtilen süre boyunca İranın petrol ihracatına ve bankacılık sistemine yönelik yaptırımların uygulanmasına devam edilecektir.II- Kalkınma Planları2005 yılının Mart ayında 4. Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulamaya konuldu. Önceki Cumhurbaşkanı Hatemi döneminde uygulanan 3. Beş Yıllık Kalkınma Planı Meclis içerisindeki reformist-muhafazakar çekişmesi sebebi ile başarılı olamamıştır. Muhafazakâr kanatta sayılan Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından, Hatemi Hükümetine ait birçok kanun veto edilerek 3. Kalkınma Planında kararlaştırılan hedeflere ulaşılması hususunda ciddi sıkıntılar yaratılmıştır. Gerçekleştirilen son seçimlerde görev başına gelen ve muhafazakâr olarak değerlendirilen yeni Cumhurbaşkanı Ahmedinejad Hükümeti ile başlayan 4. Kalkınma Planı Döneminin politik çekişmelerin azalması nedeniyle bir önceki Hükümet dönemine göre daha başarılı bir dönem olacağı değerlendirilmekte iken yüksek petrol gelirlerinden elde edilen kaynaklar doğru değerlendirilememiştir.4. Kalkınma Planında öncelikli hedefler olarak Dünya Ticaret Örgütüne üyelik, petrol endüstrisi dışında özelleştirme çalışmalarına başlamak, yabancı sermaye yatırımları sağlamak ve ekonominin nisbi de olsa liberalleştirilmesi sayılabilir. İranda 2010 yılında uygulamaya konulan 5. Kalkınma Planı, 2010-2015 yılları arasındaki dönemi kapsamakta ve söz konusu hedefler yönünden 4. Kalkınma Planı ile benzerlikler göstermektedir.2a) Sanayiİran, Kalkınma Programları çerçevesinde ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarmayı ve ihracatını geliştirmeyi öncelikli hedefi saymıştır. Şah Rıza Pehlevi döneminden beri devam eden ithal ikameci politikalar çerçevesinde ülkenin çeşitli yerlerinde üretim tesisleri açılmış ve açılmaya devam etmektedir. Ancak, üretim teknolojilerinin, makine ve ekipmanların eski oluşu, firmalarda doğrudan veya dolaylı olarak devlet mülkiyeti bulunması ve iç rekabetin düşük olması üretim kalitesini düşürmektedir.İranda devlet yatırımlarının büyük bir bölümü petrol sektörüne kanalize edilmektedir. İran petrolden elde edilen gelirlerin bir kısmını petrokimya sanayi gibi diğer bir takım alanlara aktararak petrol sektörüne olan bağımlılığı azaltmaya çalışmaktadır. Başarısız özelleştirme uygulamaları ve 1990ların ortalarındaki yüksek dış borç ödemeleri sonucu petrol dışındaki sanayi sektörlerine yeterli düzeyde döviz rezervleri aktarılamamış ve bunun sonucunda söz konusu sektörler gelişmemiştir. İranın uluslararası alanda yaşadığı sıkıntılar ve uygulanan ambargolar sebebi ile daha çok dışa bağlı sanayi makineleri sektörü zorluklar ile karşılaşmıştır. İran sanayisinin lokomotif sektörü ise, ortalama yıllık 1,5 milyon adetlik üretim ile otomotiv sektörüdür. İran otomotiv sektörü üretim hacmi bakımından dünyada 14. sırada yer almaktadır.2b) Tarımİran 23,6 milyon hektarı bulan ekilebilir alanları ile dünyada tarım üretimi çeşitliliği (çiftlik ve bahçe üretimi dahil) açısından dördüncü sırada yer almaktadır. İrandaki tarım alanlarının %56-%60lık kısmı düzenli olarak sulanamamaktadır.Ülkede tarımsal üretimi etkileyen farklı iklim özellikleri görülmekte ve bu durum çok çeşitli tarım ürünlerinin yetişmesini mümkün kılmakla beraber yine de İran, tarımsal üretimde kendine yeterliliğe ulaşamamıştır. Bu yüzden tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde halen net ithalatçı ülke konumundadır. İran tarım ve gıda sanayi ürünlerinde kendine yeterliliğin sağlanmasına büyük önem vermekte ve bu durum kalkınma plânlarında ana hedefler arasında gösterilmekle beraber, kısa vadede kendine yeterliliğe ulaşması mümkün görülmemektedir.İranda halihazırdaki tarım tekniklerini modernize etmek amacıyla önemli teşvikler verilmekte, birçok baraj inşa edilmektedir. Nispeten dışarıya kapalı bir ülke olması nedeniyle özellikle dünyadaki modern teknolojinin tarıma nasıl yansıtılabileceği konusu, üzerinde en çok tartışılan hususlardan biri olmaktadır. Bu bağlamda ülkemizdeki tarım teknolojilerinin gelişkin ve Avrupa pazarlarına nazaran ucuz olması İranlı ithalatçılara ülkemiz pazarını cazip kılmaktadır.Tarım sektöründeki yatırımlarda bir artış söz konusudur. Tarımsal üretimdeki liberalleşme, paketleme ve pazarlama alanındaki gelişmeler yeni ihraç pazarlarının yaratılmasına olanak tanımaktadır. Geniş ölçekli sulama programlarıyla birlikte çiçek ve fıstık gibi ihracata yönelik tarımsal mal gruplarında artan üretim bu alanda İranda hiçbir sektörde olmadığı kadar sağlıklı bir ekonomik yapı ortaya çıkarmıştır. İranın ithalatında buğday, arpa, mısır, şeker, pirinç, çay, et ve tarım makineleri önemli yer tutan kalemler arasında yer almaktadır.2c) Enerjiİran ekonomisi son 40 yıllık dönem boyunca daima ham petrol fiyatlarına bağlı bir gelişim sergilemiştir. 2000li yılların başında 99,5 milyar varil petrol rezervi ile dünya sıralamasında dördüncü sırada iken son yıllarda bulunan yeni rezervlerle 137,5 milyar varil ile dünya petrol rezervleri açısından ikinci sıraya yükselmiştir. Dünyanın kanıtlanmış ham petrol rezervlerinin %11,5i İran da bulunmaktadır. Ayrıca, 26,69 trilyon mlük doğalgaz rezervleriyle Rusyadan sonra doğalgaz açısından da ikinci büyük rezervleri elinde bulundurmaktadır. Döviz girdilerinin %80ini petrol ihracatından elde eden İran, bu haliyle petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı aşırı duyarlı halde bulunduğu için son yıllarda petrol dışı endüstrileri geliştirme programlarını yürürlüğe koymuş ama henüz başarılı olamamıştır. Petrol fiyatlarının 90lı yılların sonları boyunca düşüşü sırasında ülkenin kaybının 6 milyar doları bulduğu ve bu rakamın bütçenin üçte biri düzeyinde olduğu göz önüne alınırsa petrol dışı endüstrilere yönelmenin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Ancak söz konusu dönemde Tahran yönetimi, kaynak yetersizliği nedeniyle petrol dışı endüstrilere yönelik önemli bazı projeleri askıya almak zorunda kalmıştır.Son yıllarda petrole bakış açısı değişen İran, petrolü bir sermaye malı olarak görmeye başlamış, bu ürünün satımından elde edilen gelirlerin başka yatırımlara dönüştürülmesi üzerine çalışmalarda bulunmaya başlamış ve özel bir fon kurmuştur. İran makamlarınca da kabul edildiği üzere bu fondan kuruluş amacına uygun yararlanılamamıştır. İran hükümeti petrol üretimini 2015 yılında 5,8 milyon varile yükseltmeyi amaçlamaktadır. Mevcut durumda 25i onshore olmak üzere 32 sahada üretim yapılmaktadır.İran, günlük 4 milyon 200 bin varil ham petrol üretme kapasitesinesahip olup, günlük ham petrol üretimi 4 milyon 106 bin varil civarındadır. Hazar Denizinde yeni petrol kuyuları açma çalışmalarına da başlanmıştır.Doğalgazın petrol gelirlerindeki oynamaları stabilize edecek bir sektör olarak görülmeye başlanmasından sonra doğalgaz yataklarının işletmeye açılması fikri ağırlık kazanmıştır.Ülkenin güneyinde bulunan ve 813 trilyon m3 doğalgaz rezervi olduğu tahmin edilen Güney Pars Sahasının geliştirilmesine yönelik projenin bazı aşamaları, ihraç edilmek üzere sıvılaştırılmış doğalgaz üretimine ayrılmıştır. Bu saha yabancı sermayeye açılmış ve aşamalar halinde çeşitli uluslararası konsorsiyumlar ile doğalgaz kaynak araştırılması ve geliştirilmesi çalışmaları hızlandırılmıştır. Güney Pars Doğalgaz Sahası Basra Körfezinde İran ile Katar arasında paylaşılan offshore bir alandır. İran, kendi payı üzerinde 28 safhada geliştirme projeleri yürütmekte ve bu amaçla yabancı sermayeyi çekmeye gayretetmektedir.Elektrik üretiminde kendine yeterliliğe sahip bulunan İran iç şebekelerinde %80 kapasite ile üretimde bulunmaktadır. Mevcut elektrik santrallerini artırma çabasında olan İranın elektrik üretim teçhizatı eski olup, bu cihazların revizyonu için yeterli teknolojiye sahip değildir. İran, Anayasasının 44. maddesi ve bu maddenin uygulama kanunu ile hız kazanan özelleştirme hareketi kapsamında elektrik üretiminin büyük bir bölümünü özel sektöre devretmek ve elektrik santrali inşası ile üretim faaliyetlerine yakın bir tarihte son vermek istemektedir. Elektrik santrali inşası için yeterli tecrübe ve donanıma sahip olmayan İran özel sektörünün teknolojik yeterliliğe sahip yabancı firmalarla ortaklık ihtiyacının doğacağı ve ülkemiz firmaları ile önemli bir işbirliği imkanı olacağı tahmin edilmektedir.2d) Doğal Kaynaklar ve MadencilikEkonomisi içerisinde ciddi bir yer tutmamasına rağmen İran sadece petrol ve doğalgaz rezervleri bakımından değil aynı zamanda birçok maden cevheri bakımından da zengin bir ülkedir. İran dünyanın en büyük çinko rezervlerine sahiptir. Ayrıca dünyanın ikinci en büyük bakır rezervleri ve dokuzuncu büyük demir rezervleri İranda bulunmaktadır. Kromit, uranyum, kurşun, manganez, kömür ve altın İran da mevcut diğer maden cevherleridir.Bununla birlikte, İranda madencilik sektörünün yeterince geliştiği söylenemez. Maden yataklarının geliştirilmesi Hükümetin öncelikleri arasında yer almakta ve bu nedenle sektörde yatırımlar teşvik edilmektedir. Ekipman, know-how ve yatırım imkânı sağlayan yabancı firmalar için önemli imkanların mevcudiyetinden söz edilebilir. Bu sektörden Madenler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı sorumludur ve alt kuruluşlara sahip olan holding yapısındaki İMİDRO başta olmak üzere birçok devlet şirketi aracılığıyla faaliyet göstermektedir.Önemli rezervlerin varlığına karşılık İranın dünya maden üretimindeki yeri % 1,5ın altındadır ve bu nedenle madeni varlıkların İran ekonomisine kazandırılabilmesi için yabancı teknoloji ve sermayeye gereksinim duyulmaktadır.2e) BankacılıkYabancı bankaların İranda tesisi veya şube açmalarına olanak veren yasa 2009 yılının başlarında yürürlüğe girmiştir. Bunu takiben 7 yabancı bankanın şube açma izni için Merkez Bankasına başvurduğu bilinmektedir. Halihazırdaki süreçte yabancı bankalar temsilcilik düzeyinde faaliyet göstermektedirler.Özel banka kuruluşuna izin veren yasanın 2002 yılında yürürlüğegirmiştir. Özel bankalara kuruluş izni verilmesi İran Merkez Bankasının yetkisinde olup, denetimleri de Merkez Bankasının sorumluluğundadır. Özel bankalar İrandaki bankacılık Faaliyetlerinin %15lik bir bölümünü gerçekleştirmektedirler. Bankacılık sektöründe teknolojik yetersizlik olmasına karşın temelde bir sorun gözükmemektedir. Devlete ait 11 bankanın dört tanesinin özelleştirilmesi gündemdedir.İran Merkez Bankası Ekim 2006 tarihinde yayınladığı bir tebliğ ile Dolar bazlı akreditif yerine Euro bazlı akreditif kullanılmasını tavsiye etmişti. Bunun sebebi olarak, nükleer mesele nedeni ile batılı ülkeler tarafından ambargo uygulanması halinde Dolar ile ödemelerde sorunlar yaşanabilineceği şeklinde gösterilmişti. Nitekim ABD kendi bankalarının İrana akreditif açmasını yasaklamış, üçüncü ülke bankalarının da İrana akreditif açmaması için de baskı yapmaktadır.Ticaretin temel unsurlarından biri olan para transferi yönünden bakıldığında, İran bankalarına uygulanan uluslararası yaptırımlar ve ABD ile AB tarafından uygulanan yaptırımların uluslararası bankacılık sistemi üzerindeki caydırıcı etkisi neticesinde, İrana ihracatımızdan elde edilebilecek potansiyel gelirlerin ülkemize transferine yönelik kanallar çok azalmış bulunmaktadır.III- Doğrudan YabancıSermaye Yatırımlarıİslâm devrimi sonrasını izleyen 20 yıl boyunca hemen hemen hiç yabancı sermaye alamayan İran, 2000 yılı Mart ayında yürürlüğe konulan Üçüncü ve Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Plânı ile birlikte bu durumu nispeten değiştirmiş ve yabancı yatırımlar için ülkede elverişli bir yatırım iklimi yaratmak suretiyle belirlenen hedeflerin altında da olsa yabancı yatırımı ülkeye çekmeyi başarmıştır. Bu çerçevede yabancı yatırımlar için sınırlamalar ve ithalât vergileri azaltılmakta, serbest ticaret bölgeleri yaratılmaktadır. Ülkede yabancı yatırımlar petrol ve doğal gaz ve madencilik sektöründe yoğunlaşmış bulunmakla birlikte çeşitli sanayi dallarında da yatırımlar teşvik edilmektedir.Yabancı sermaye yatırımlarının çekilmesi konusunda Haziran 2002 tarihinde yayımlanan Yabancı Yatırımı Teşvik ve Destekleme Kanunu çerçevesinde, devletin kararları doğrultusunda ortaya çıkabilecek şirket zararları ile ana sermaye ve karların yurt dışına transfer edilmesi devlet garantisi altına alınmış, yabancı sermayenin bir İran şirketi ile ortaklığı belli bir yüzde ile sınırlandırılmamış, yabancı sermayenin ülkeye giriş ve çıkışında serbest piyasa kurunun geçerli olması garanti altına alınmış, yabancı şirketler için vergiler % 60lardan %20lere indirilmiş, ayrıca yatırım yapılan bölgelere göre 5 ilâ 10 yıllık vergi muafiyeti dönemleri öngörülmüş, makine ve teçhizat gibi yatırım mallarının ülkeye girişi gümrük vergisinden muaf tutulmuştur. Diğer taraftan, yatırımın İranlı bir ortakla gerçekleştirilmesi halinde ülkenin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak İran bankalarından düşük faizli uzun vadeli, yatırımın % 80nine varacak oranlarda, kredi temin etme imkânı da mümkün bulunmaktadır.Katı bürokratik kurallar, ticaretin yarıdan fazlasının doğrudan devletin veya devlete yarı bağlı sayılacak vakıfların elinde bulunması, bankacılık alanında karşılaşılan vadeli akreditif açılması ve teminat mektuplarının kabul edilmesinde karşılaşılan sorunlar, ithal ham madde ve ara mamul temininde karşılaşılan güçlükler, yabancı eleman çalıştırılması konusunda gerek vergi, gerekse izin alınması açısından yaşanan sıkıntılar, bilgiye ulaşım güçlükleri ile veri kaynaklarının yetersizliği, kayıt dışı ithalât ile fikri mülkiyet haklarına dair mevzuatın yetersizliği ile takibi konusunda yaşanan sıkıntılar dezavantajları teşkil etmektedir.İranda yabancı şirketlerin temsilcilik açabilme imkânı siyasi rejim değişikliği sonrasında hemen hemen imkânsız hale getirilmişti. Ancak, 12.11.1997 tarihinde İran Meclisinden geçirilen tek bir maddelik yasa çerçevesinde ülkelerin karşılıklılık kuralına uyulması şartıyla yabancı şirketlerin temsilcilik açabilmeleri kolaylaştırılmıştır. Bu konuya ilişkin diğer mevzuat 3.5.1999 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile şekillendirilmiştir. Anılan mevzuat çerçevesinde temsilcilik ve tescil işlemleri için başvuruların Ekonomi Bakanlığına bağlı Şirket Tescil Dairesine yapılması gerekmektedir.Yabancı sermaye yatırım izni almadan tesis edilen ticari birimler, uygulamada kredi almak, devlet teşviklerinden faydalanılması, vergi ve gümrük muafiyetlerinden yararlanılması gibi İranlı şirketlerin sahipolduğu haklardan sınırlı miktarda istifade edebilmektedirler.İran Hükümeti özellikle petrol, doğalgaz ve petrokimya sektörlerindeki dış yatırımlara önem vermektedir. Bu sektörlerin dışında kalan alanlarda ise dış yatırımlar nispeten küçük ölçeklidir.IV- Dış Ticaret4.1) Genel DurumUzun süre ithal ikamesine dayanan bir sanayileşme politikası izleyen ve tüm ithalatın devletin kontrolü altında gerçekleştiği İranda son yıllarda uygulamaya konan dışa açılma politikaları ve DTÖye üye olma hedefi doğrultusunda, ithalâttaki tarife dışı engeller kısmen kaldırılmış, ithalatı yasak çok sayıda maddenin ithalatı mümkün hale gelmiştir. Ancak, yerli sanayinin ve üretimin korunması amacıyla ithalatta alınan vergi oranları yüksek tutularak ithalâtıncazip hale gelmesine olanaktanınmamıştır.4.2) Serbest Bölgeler ve MevzuatıSerbest ticaret bölgeleri ekonomideki yabancı sermayenin teşvik edilmesi ve artırılması amacı ile yabancı sermaye ve ticari düzenlemeler üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması için tasarlanmıştır. 1993 yılında liberal bir yatırım kanunu kabul edilmiştir. Bu yasa, serbest bölgelerin idaresini %100 sermaye mülkiyet hakkını (arazi mülkiyeti hariç), karın serbestçe transfer edilebilmesini, 15 yıllık vergi tescili ve vize kolaylıkları gibi konuları düzenlemektedir. Ancak, İran serbest bölgeleri, devletin İranın petrol dışı ürünler ihracatını geliştirme düşüncesini gerçekleştirmekten öte, Dubaiden ithalâtın gerçekleştirildiği bölgeler haline gelmiştir.Serbest bölgelerden beklenen verimlilik elde edilmediği için yeniden yapılandırma yönünde önemli adımlar atılmış, bu bölgeler özel mevzuatlarla yeniden düzenlenmiştir. Serbest bölgeler mevzuatı genel mevzuattan büyük farklılıklarla ayrılmakta ve liberal bir yaklaşım göstermektedir. Ayrıca iç bölgelerde özel ekonomik bölge (special economic zone) olarak adlandırılan ve nispeten cazip yatırım ve alt yapı koşulları sağlayan bölgeler de bulunmaktadır. Serbest ticaret ve özel ekonomik bölgeler doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı Yüksek Konsey (High Council of Special Economic and Free Trade Zone) Genel Sekreterliğince yönetilmektedir.4.3) Dış Ticaret MevzuatıAz sayıda da olsa bazı maddelerin ithalâtındaki yasaklama uygulamaları devam etmektedir. Herhangi bir maddenin ithalinden önce Ticaret Bakanlığına müracaat edilerek malın kaydettirilmesi, diğer Bakanlıkların (Sanayi, Sağlık, Tarım vb.) iznini gerektiren kalemlerde ise ayrıca ilgili Bakanlıktan ithalât ön izninin alınması uygulamaları bulunmaktadır. Yasak kapsamındaki maddeler arasında, dinen sakıncalı bulunan bazı içecekler, gıda maddeleri, hayvansal besinler, yayın ve bantlar olduğu görülmektedir.4.4) İthalat Mevzuatıİthalatla ilgili genel şartlar şunlardır:1-Geçerli ticaret lisansına sahipolmak (Kartı Bazargani).2-İhracat ve İthalat MevzuatıKanun Yönetmeliği ekinde yer alan listede yazılı malların ithal şartlarına göre düzenlenmesi için gerekli belgeleri almış olmak.3-Ticaret Bakanlığında kayıt yaptırmak.4-İlgili bankaların birinde hesapaçmak.5-Standartların yanısıra hayvansal ve bitkisel ve sağlık karantinalarını konu alan ilgili mevzuatlar ile diğer ilgili yasalara uymak.6-Mal denetleme şirketi tayin etmek ve malın gümrükten çıkarılmasında gerekli onay belgesini almak.7-Gümrük harç ve vergilerini vb. ödemek.8-İhracata karşılık mal ithalatının kapsadığı alanlar ilgili kanun maddelerinde belirtilmiştir.9-Halihazırda ülkeye giren bir kısım mal ve eşyalar fiyatlandırma mevzuatı ile ithalâtçılar tarafındanda uyulması gereken maldağıtım mevzuat hükümleri kapsamındadır.4.5) Ticarette UygulananStandartlarİran Endüstriyel Araştırma ve Standartlar Enstitüsü (ISIRI), Bakanlar Kurulu Kararı ile ithal ve ihraç edilen malların kalitesini kontrol etmek üzere yetkilendirilmiştir. ISIRI Zorunlu Standartlar Programı, sağlık, güvenlik ve çevre yönetmelikleri açısından tüketici haklarını, aynı zamanda yerel imalatçıların düşük nitelik ithal mallara karşı haklarını korumayı amaçlamaktadır. Zorunlu standartlar programına tabi malların gümrükten geçişi ve İran Piyasasına erişiminin gerçekleşmesi için, ISIRI tarafından düzenlenmiş Uygunluk Sertifikasına (CoC) ihtiyaçları vardır.İran Endüstriyel Araştırma ve Standartlar Enstitüsünün (ISIRI) açıklamasına göre İran Dünya standartlarına sahip olma açısından 28. sırada yer almaktadır. 8.548 Standardın geçerli olduğu İranda, 485 ürün zorunlu standart uygulamasına tabidir.ISIRInin hali hazırda 320 laboratuarı bulunup, özel sektöre bağlı 320 laboratuarla iş birliği yapmaktadır. Anılan kurum hakkında daha fazla bilgiye www.isiri.com ve www.isiri.org adreslerinden ulaşılabilir.V- Türkiye İran Ticari İlişkileriTaşıdığı büyük işbirliği potansiyeline rağmen İran ile ekonomik ve ticari ilişkilerimiz son yıllara kadar, İrandaki kapalı rejimden kaynaklanan sorunlar, yaşanan siyasi krizler, korumacı ekonomi siyaseti ve buna bağlı ithalat-ihracat kontrolü, yüksek tarifeler, tarife dışı engeller, ulaşım ve sınır kapılarındaki yetersizlikler, bankacılık sistemindeki sorunlar, İrana komşu illerimizin sınai ve ticari altyapısının yeterince gelişmemiş olması, kara yolu ve demir yolları ağlarının yetersizliği, uçak seferlerinin sayısının düşük düzeyde kalması ve sınır kapılarında karşılaşılan sorunlar nedeni ile sınırlı kalmıştır. 2003 yılından itibaren İran ile ticari ilişkilerimiz ve karşılıklı yatırım faaliyetlerindebir canlanma görülmektedir. Son yıllarda küçük ve orta ölçekli işletmelerin, İranda yatırım yapmak amacı ile düzenledikleri iş gezilerinin yoğunlaştığı görülmektedir. Türk sanayicileri ve iş adamları bakımından İran pazarı cazibesini muhafaza etmektedir. Bunda Türk firmaları ile rekabet edecek Avrupa firmalarının İranda yeterince mevcut bulunmaması da rol oynamaktadır.Ülkelerimiz arasında, ikili ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için her iki tarafa da gerekli kararlılıkve uygun ortam sağlanmışbulunmaktadır.İran, ülkemiz iş adamları için bir komşu ülke olması coğrafi yakınlığı, kültürel benzerlikler, halkın önemli b
yazar

E-bülten için e-posta bırak