Yarının Endüstriyel dünyasına entelektüel farklı bir bakış: Nesip Uzun

Mobilya Dekorasyon Dergisi - Mobilya Dekorasyon - Dergi - Yayın - İletişim - Dergi - furniture - wood - design - dizayn - aksesuar - kenarbandı - edgeband - makine -woodworking - woodworkingmachinery - fair - mobilya fuarları - woodworking machinery - ahsap makineleri- glue-yapıştırıcı tutkal-

Yarının Endüstriyel dünyasına entelektüel farklı bir bakış: Nesip Uzun

23-09-2019
Yarının Endüstriyel dünyasına entelektüel farklı bir bakış: Nesip Uzun
Dünya Mobilya Endüstrisinde Yatırımların Yönü DeğişiyorArtan üretim sanayi ile birlikte dünyanın özellikle gelişmekte olan ülkelerinde büyüme eğilimleri gösteren ve en önemli istihdam sektörlerinden biri sayılan Mobilya endüstrisi bugüne kadar emek yoğun el işçiliği ve sanatkârlar elinde kendine önemli pazarlar yarattı. Sektörde yeni ürün ve malzemelerin ortaya çıkması ve üretimin birkaç makine ile gerçekleşebilir olması sonucu bir sanattan öte finansal yatırım ve tasarım ile marketing unsurların devreye girmesi sonucunu da doğurdu.

Bu paralelde uzun ekonomik yatırımlar gerçekleştiren marka ve firmalar pazarda önemli birer aktör haline geldiler. Ancak 21. Yüzyılın gelişen çok yönlü teknolojik ve endüstriyel yenilikleri bu sektörde de çok hızlı bir dönüşüm sağladı. Rekabetin artık emek ve ucuz işgücü gibi unsurlarla değil, yatırım ve makineleşmeyle geliştiği bir sürece doğru evirildi. Bu süreç son 4 yıldır olağanüstü bir hızda seri imalat ve robotik yatırımlara doğru gelişiyor. Başta Almanya, İtalya olmak üzere bu sürecin başını çeken ülkeler yakın zamanda tekrar üretimin ana merkezleri olacaklar. Artık büyük sermayelerin rol alacağı bu sektörde kullanılan malzemeler değiştikçe yatırım maliyetleri ve ürün gamları da değişiyor. Bu süreçte, artık mobilya demek ahşap ve kumaş olmayacak farklı kompozit ürünlerin sanayiye girmesi kişiye özel seri ve hızlı üretim merkezlerinin oluşması, markete gider misali ürnünüzü seçip hemen ürettirip alabileceğiniz alternatiflerin de olacağı bir üertib şekline doğru gidiyoruz. Büyük ölçekli üretimlerde artık robotlar insanların yerine çalışacak ve sıfır hatayla üretim gerçekleşecek, alışverişler sanal marketlerde üç boyutlu tasarımlarla detaylı sunulacak ve alışverişlerin %90’ı bu sanal marketlerden gerçekleşecektir. Tüm bunlar Showroom, stoklama lojistik personel vb gibi büyük üretim ve  pazarlama maliyetlerini minimuma indirerek hem üretici hemde alıcı lehine avantajlar yaratacaktır. 

Geleneksel endüstrinin çok büyük bir özelliği olan ve son yıllarda Asya'daki mobilya üretiminin hızlı bir şekilde artmasına katkıda bulunan son küreselleşme eğilimleriyle alakalı olarak . 2019'da Milano'daki Salone del Mobile fuarında gerçekleştirilen CSIL World Furniture Outlook seminerinde de bu görüşlerimize paralel daha geniş bir küresel pazar eğilimleri içinde yer alan AB'deki mevcut mobilya pazarına ilişkin görüşler ortaya konuldu. 

CSIL’e göre, seminerde sunulan verilere dayanarak, küresel mobilya tüketimindeki genel eğilim önümüzdeki yıllarda yıllık bazda% 3 oranında (reel olarak) devam etmesi beklenen bir büyüme gerçekleşiyor. Önceki yıllarda olduğu gibi, en hızlı büyüme oranının Asya'da olması bekleniyor, Benim öngörülerime göre de Örneğin Çin ülkesi bir üretim merkezi kadar tüketim eğilimlerinin de  ortaya çıktığı özellikle gelişmiş kentlerde hemen her türlü markanın mutlaka olması gerektiğini hissettiği bir Pazar alanına dönüşmüş ,  Avrupa’nın hemen tüm önemli yiyecek, içecek markaları tekstil ve kozmetik sanayi bir bütün olarak buralarda. Dünya çapındaki en büyük mağazalarını Shanghai ve Guangzhou Hong kong gibi yerlerde açıyorlar. Sadece Tesla’nın Shanghai de 2 showroom’u var, Ünlü İtalyan mobilya markaları burada Apple’ın en büyük mağazası burada. ancak diğer ana tüketim bölgelerinde de buna benzer eğilimler artıyor.    

Büyüme genel olarak sürdürülürken,  endüstrinin bir özelliği olan ve son yıllarda Asya'daki mobilya üretiminin hızlı bir şekilde genişlemesine katkıda bulunan son küreselleşme eğilimi de buradaki üretimin aynı oranda sürdürülemeyeceğini, yavaşlayacağını ve  yeni pozisyonların kapıda olduğunu gösteriyor.   

 Son 30 yıl içinde uluslararası mobilya sektörü içinde gerçekleştirdiğim çalışmalar değişik ülke raporları ve analizleri toparlarsak, bu gün gerek Asya bölgesinde gerekse de Avrupa bölgesinde gerçekleşen yeni durumlar Asya’nın emek yoğun azami ölçekteki yoğun üretim avantajlarının yakın gelecekte artık bir avantaj olmaktan çıkacağı ve katma değerli ürünlerin asıl alıcısı olan gelişmiş kapitalist metropol insanının  tercihlerinin de buna uygun gelişeceğini gösteriyor.   “bunun nedeni birkaç eşzamanlı faktör ve kendine yakın kendi yaşam tarzına uygun olanı seçme arzu ve isteği gibi pek çok neden sayılabilir. 

Ülkeler arası ekonomi savaşları da şüphesiz bu süreçleri etkileyen önemli sorunlardan biri olacaktır. ABD , Çin arasında gerçekleşen ve yarın nereye varacağı belirsiz gerilimler ambargolar ve gümrük vergilerinde sürekli yeni düzenlemeler de bu süreçleri etkileyecek ve sadece ABD değil AB de bu sürece dahil olacaktır. Bu gün bu gerçeği hemen yakın çevremizde sıcak olarak yaşamaktayız. Türkiyenin toplamda 50-60  milyar dolarlık ihracat pazarının olduğu Ortadoğu ve kuzey Afrika pazarı Arap baharı adıyla ABD ve Batılı emperyalist güçlerin Türkiye’yi de içine sürükleyerek başlattıkları öperasyonlar sonucu sadece ülkeler mahvolmadı milyonlarca insan öldürülüp ülkelerinden göçetti ülke ekonomileri yerle bir oldu, kaynaklar yeni sermaye güçleri tarafından paylaşıldı. Sonuç: Türkiye bu gün bu ülkelerde artık ticari olarak da devletlerarası diplomasıde de yok. Yüksek vergiler ve vizelerle Türkiye ile ilişkiler minimum noktaya inmiş durumda. Petrol doğal gaz ve diğer madenler batılılar tarafından işletiliyor atanmış kukla yöneticiler kabile usulü yöntemlerle ülkelerinde terör estiriyorlar.   

            Avrupa yavaşlayan  üretim artışına rağmen,  halen dünya mobilya endüstrisinde dünyanın ikinci büyük üretici bölgesi  ve toplam sektör üretiminin yaklaşık dörtte birine karşılık gelen lider bir oyuncu konumundadır. 

ABD’nin 1970 ler sonrası Çindeki öncül yatırımlarını saymazsak AB mobilya sektöründe ülke dışındaki büyük yatırımlarını  2004 yılı sonrasında yeni AB ülkelerine yaptı. Almanya’nın Polonya yatırımları keza Romanya, Litvanya, Çek ülkelerine yapılan yatırımlar yanında yakın zamanda yine AB üyesi olan Ukranya, Belarus ve uzak asyada başta Çin olmak üzere Taiwan Vietnam gibi ülkelere yatırımlar yapıldı. 

Avrupada bu yatırımlar gerçekleşirken Çinin olağanüstü ihracat patlaması ve büyümesi gerçekleşti.  Ancak mevcut üretim ve pazarlama sistemiyle gelecekte varlığını tehlikede gören Çin, geleneksel üretimin kıskacından çıkarak modern üretim,  yakın zamanda hemen her sektörde “markalaşma / know-how” satın alımları ve diğer Avrupalı mobilya üreticileri ve farklı sektörlerde yapılan diğer ortak anlaşmalar veya birleşmelerle ters yönde yatırım akışları yarattı. Şirket birleşmeleri, büyük ölçekte satın almalar ve doğrudan yatırımlarla finans dünyasında da öne çıktı. Krizin yarattığı ekonomik sorunlardan dolayı zor durumda olan önemli markaları dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de satın almalarla her alanda global bir aktör durumuna geldi.

Türk mobilya sanayisine gelince son yıllarda iç pazardaki olağanüstü daralma, satınalma değerlerindeki düşüş, yaşanan ekonomik sorunlar, dışa bağımlı hammadde kaynakları ve dövizdeki negatif dalgalanmalar sonucu önceki yıllara oranla negatif bir büyüme yaşadı. Bu durum her iki pazarda da yaşandı. Tüm bunlardan dolayı da  gerek mobilya, gerekse de orman ürünleri ve mobilya yan sanayi diye tanımlayabileceğimiz ara girdi sektörü ve mobilya aksesuarları sektörü yönünü ihracata çevirmiş durumda. Ancak uluslararası pazardaki mevcut aktörlerin güçlü olması Çin ve Avrupa firmalarının gücü ile stabil olmayan bazı pazarların varlığı da barajı yükseltiyor. Burada Türk firmalarının düştüğü büyük bir hata ise yeni pazarlar aramak yeni müşterilere ulaşmak yerine kolaycıl davranarak aynı alanda üretim ve ihracat içindeki başka bir Türk firmasının müşterisine yönelip fiyat endeksli haksız rekabet gibi kolaycıl ticari faaliyetlere yönelmesi. Bu durum zaten küçük  pazar ilişkilerinden kurtulamayan ve birbirleriyle dirsek temasında bulunan, sık eleman transferi gerçekleştiren şirketlerde çokça rastlanan bir durum olmaktadır. haliyle düşük katma değer yaratan bu tür ticaret hem ülke menfaatlerine hemde firmaların kazançlarına yansımaktadır. 

            

 

 

yazar

Nesip Uzun-editor yazısı

E-bülten için e-posta bırak