Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız: Bizim sektörde Türkiye dünya ölçeğinde çok güçlü

Mobilya Dekorasyon Dergisi - Mobilya Dekorasyon - Dergi - Yayın - İletişim - Dergi - furniture - wood - design - dizayn - aksesuar - kenarbandı - edgeband - makine -woodworking - woodworkingmachinery - fair - mobilya fuarları - woodworking machinery - ahsap makineleri- glue-yapıştırıcı tutkal-

Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız: Bizim sektörde Türkiye dünya ölçeğinde çok güçlü

17-07-2017
Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız: Bizim sektörde Türkiye dünya ölçeğinde çok güçlü
Dergimizin imtiyaz sahibi Nesip Uzun, Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız ile Kastamonu Entegrenin Avrupa’daki yeni yatırımları ve sektörün önümüzdeki süreçteki genel durumunu konuştu.Nesip Uzun: Haluk Bey, Kastamonu Entegre son on yılda Türkiye dışında önemli yatırımlar gerçekleştirdi. Bu yatırımların yapıldığı bölgelerde kimi zaman riskli durumlar oluşmasına rağmen bunların üstesinden başarıyla geldiniz. En yakınımızda Rusya’da yaşanan olumsuzlukları bile şirketiniz çok ince stratejilerle avantaja çevirmeyi başardı. Burada sizin şahsınızda, Kastamonu Entegre yönetiminin öngörülü yaklaşımının da çok büyük önemi vardı. Bu yıl da İtalya’daki satın alma gibi önemli bazı girişimleriniz oldu, biz bunları biraz da sizden dinleyelim. Gelinen noktada rakipleriniz karşısındaki bugünkü pozisyonunuz nedir konumunuzu anlatır mısınız?

Haluk Yıldız: Kastamonu Entegre olarak son beş yıldır Türkiye’de yeni tesis yatırımı yapmıyoruz.  Öncelikli hedefimiz yerelden bölgesele, bölgeselden de global bir markaya dönüşmekti. Bu nedenle yerelden bölgesele geçiş için son beş yıldır daha çok Romanya ve Rusya coğrafyasına yatırım yaptık. Öte yandan Türkiye pazar büyüklüğü olarak Çin’den sonra dünyanın en büyük pazarlarından birisi oldu ve pazar doyma noktasına geldi. Daha fazla büyüme imkanı olmadığı için Türkiye’de yapılan yeni yatırımların bir kısmı ya mevcut yatırımları,  ya da kendilerini biraz daha atıl hale getiriyor. O yüzden de bir yerde gereksiz makine yatırımı oluyor. Üretim kapasitesi talepten fazla olduğu için rekabet fiyat üzerine yoğunlaşmakta ve şirketlerin karlılığı olumsuz yönde etkilenmekte. Orman kaynaklarımızın da sınırlı olması yurt içinde yapılacak yatırımları kısıtlayan diğer bir neden.  

Büyüyen pazarlar olarak baktığımızda yoğun nufusuyla Rusya, dünyanın en büyük orman, petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip. Dolayısıyla bizim için Rusya zaten yıllardır hedef pazarımızdı. Artık uygun zamanın geldiğini düşünerek yaklaşık beş yıl önce Rusya’da yatırımlara başladık. Öncelikle yer seçimi önemliydi. Tataristan ve Türkiye arasındaki tarihi ve kültürel bağlar, sahip olduğu mükemmel altyapı, sağladığı lojistik avantajlar, hammadde kaynaklarına yakın olması gibi nedenlerle Tataristan-Alabuga’da bulunan özel endüstriyel bölgede yatırım yaptık. Bildiğiniz gibi biz bu yatırım kararını aldıktan sonra, Rusya ile Avrupa Birliği arasında oluşan birtakım gerginlikler, ambargo uygulaması derken, devalüasyon ve ekonomide büyük bir kırılma yaşandı. Bu dönemi yine de avantaja çevirmeyi başardık. Döviz kurunun yükselmesiyle birlikte ithalat azaldı ve pazara tahmin ettiğimizden daha hızlı nüfus ederek ithalatı ikame ettik. Bu sırada IKEA’nın elinde hiç kullanılmamış bir MDF hattı vardı. Yapılan görüşmeler lehimize gelişince kararımızı verdik ve yatırımı büyütüp ikinci MDF yatırımına başlayarak, planladığımız gibi bir yıl içinde bitirdik.  Kriz sürecini başarılı bir şekilde yönetip, yatırımımızı daha da büyüterek Rusya ekonomisine de önemli bir katma değer sağladık. Bu başarımızı  sadece kendi sektörümüzde değil, Rusya’daki tüm sanayi kuruluşları içinde “ithalatı en iyi ?ikame eden ve azaltan firma” ödülünü alarak taçlandırdık.  

Bu süreçte  doğru yeri seçmek önemli bir öngörüydü. Eğer Rusya coğrafyasında başka bir yerde olsaydık bırakın yatırım yapmayı mevcut tesisi dahi kapatmak zorunda kalabilirdik. Şu an artık Rusya’da yatırıma biraz ara vererek, devalüasyon ve ambargoların olumsuz etkilerinin azalmasını bekleyeceğiz. Dolayısıyla ikinci bir lokasyondaki yatırım projemizi şimdilik askıya aldık. 

Takip ettiğimiz yeni bir takım projeler var. Bunların başında yeni duyurduğumuz İtalya projemiz geliyor.  Aslında bu bizim bir yıldır takip ettiğimiz, ama özellikle Rusya’daki ikinci MDF yatırımından dolayı biraz beklediğimiz, son beş-altı aydır da bizzat uğraştığımız bir proje oldu.   İtalya’da yonga levha  tesisleri  satın alma sürecimizi tamamladık.   Bu proje bizim için iki anlamda çok önemli. Bir Orta Avrupa ülkesi olan İtalya’nın global bir marka olma yolunda önemli bir basamak olduğunu düşünüyoruz. Asıl önemli olan ikinci nokta ise İtalya, mobilyanın merkezi ve kalbi. Dünyanın en büyük mobilya ihracatçılarından biri, modanın merkezi, mobilya trendlerinin belirlendiği yer. Dolayısıyla orada üretim yapıp, İtalyan mobilyacılara ürün satmak,  sektörün ana aktörleri içinde olmak demek. Buraya hizmet verebiliyorsanız dünyanın her yerine hizmet verirsiniz.   O yüzden İtalya projesi gerçekten bizi çok heyecanlandırıyor. Profesyonelce yönettiğimiz bu süreçte önemli rakiplerimiz ortaya çıktı ancak sonuçta biz kazandık.

Biz aslında üç yıldır İtalya’ya yongalam satıyorduk. Yani pazarı biliyor ve ölçümlemiştik. Şu anda İtalya’da kırka yakın müşterimiz var.  Buraya ağırlıklı Romanya olmak üzere, biraz Bulgaristan, biraz da Türkiye üzerinden satış yapıyoruz. Pazarı, üreticileri tanımak, onların renk ve desen taleplerini bilmek, onlara hizmet verebiliyor olmak da bizi bu tesisi almak için motive etti. Sonuçta teknik olarak ekip güçlü, benzer tesisler zaten bizde var, bunların bakımlarını ve eksik yatırımları tamamladıktan sonra devreye alırız, üretim yaparız ama pazar hepsinden önemli. Başarımızı biraz da pazarı bilmemize borçluyuz.

Nesip Uzun: Pazarlıklar nasıl geçti ?

Haluk Yıldız: Oldukça hararetli ve agresif bir çekişme oldu. İlk başta baktığımızda kimse yoktu işin içinde, biz girince yeni aktörler ortaya çıktı. Bölgeye yatırım yapacağımız duyulunca, üstelik de bir Türk firması söz konusu olunca, pazara yeni bir aktör girecek, dolayısıyla pazar payımız azalacak ve hammaddemize ortak olacak kaygısıyla ihaleye asıldılar. Ancak konuya çok hazırlıklı ve donanımlı girince, Kastamonu Entegre doğru bir planlamayla alımı gerçekleştirdi.   Zaten bu işin birkaç basamağı vardı ve onlar artık geç kalmıştı.

Nesip Uzun: Bu arazi neredeydi ve ne kadardı?

Haluk Yıldız: Aslında dört lokasyonda toplam 900.000 metrekare arsası var. Yaklaşık 200.000 metrekare kapalı alana sahip ve tesisler toplamda dört ayrı lokasyonda konumlanmış durumda.  İki adet yonga levha tesisi, laminat ve tutkal tesisleri var.

Nesip Uzun: Bunların hepsi bu alımın içinde mi?

Haluk Yıldız: Evet fakat muhtelif kademelerde aldık, en son ihaleden alınan büyük bina ve varlıklardı, makineleri daha önce bankalardan, üçüncü şahıslardan aldığımız da oldu.

Bu arada, yine Fransa’da icradan satılan yonga levha tesisi vardı. O da yaklaşık bizim Balıkesir Fabrikamız’daki üretim hattıyla aynı özelliklere sahip olan kontinü bir hattı. O tesisi de satın aldık, onu da Bulgaristan’daki katlı presimizin yerine taşıyacağız.

İtalya’da iki tane yonga levha tesisimiz var, ikisinin toplam kapasitesi 800.000 metreküp kadar. Bu iki tesisimiz üretime geçtiğinde, yaklaşık yüzde yirmi civarında pazar payı ile İtalya’nın üçüncü büyük yonga levha üreticisi olacağız. İtalya gibi bir ülkede yüzde yirmi pazar payı oranına sahip olmak önemli bir başarı. Diğer taraftan, Balkanlar’daki gücümüzün daha da artacağına inanıyoruz.

Nesip Uzun: Şimdi sırada  İspanya  var  herhalde. Oradan da Latin Amerika’ya açılan koridor aklıma geliyor.  İspanya Latin Amerika ilişkileri ticari alanda da hep öne çıkmıştır. İspanyolların en büyük pazarı Latin pazarı, İspanyolca konuşulan ülkeler… Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Haluk Yıldız: Özellikle Güney Amerika’da son yıllarda yapılan yatırımlarla üretim kapasitesi talebin çok üzerine çıktığı için on beş yıldır yatırımlara ara verildi.  Aslında şu anda gelişen pazar Kuzey ve Orta Amerika. Dolayısıyla bizim zaten Kuzey Amerika’da bir projemiz var. Hatta belki biliyorsunuz, Kastamonu USA firmamız ve orada çalışanlarımız var. Şu an tek faaliyeti oradan odun hammaddesi alıp yonga haline getirerek Türkiye’ye taşımak. Pazarı algılayabilmek için, Kuzey ve Orta Amerika’ya  ihracata başladık. Pazarı yeterince ölçümlediğimizde o bölgede bir yatırım kararı alabiliriz.

Nesip Uzun: İtalya’daki yatırımın hayata geçmesi ne zaman ?planlanıyor?

Haluk Yıldız: İtalya’daki tesisler üç yıldır çalışmıyor. Hedefimiz 2018’in ikinci çeyreğinde tesisleri sırayla devreye almak. Burada önemli bir istihdam yaratacağız, bölge insanı ve yerel yönetimler de bunun farkında ve bize çok yardımcı oluyorlar. İtalya’daki tesisler kapanmadan önce orada çalışan insanlara ulaştık, faaliyete başladığımızda herkes geri gelmek istiyor. Bazıları “ben hemen gelirim on beş yıl emek verdim, burası benim çocuğum gibi” diyor.  İnsan kaynağı olarak çok sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyoruz. Dolayısıyla şu ana kadar her şey iyi.

Nesip Uzun: Şu an Ligna Hannover  Fuarı’ndayız, bu fuarda da gerek İtalya’daki gerek diğer ülkelerdeki fabrikalarınızdaki ihtiyaçlarınıza yönelik de arayışlarınız oldu mu?

Haluk Yıldız: Bizim 1992’den beri hiç kaçırmadığımız bir fuar, çünkü devamlı yatırım yapıyoruz. Şimdi öyle bir pozisyona geldik ki yeni yatırım yapmasak bile mevcut tesislerde her yıl yapılacak modernizasyon,  kapasite artırımı gibi konular var. Yeni teknolojiler çıkıyor, eskiyen kısımlar oluyor mutlaka.  Aslına bakarsanız bu yılki fuara en çok damgasını vuran iş Kastamonu Entegre’nin  İtalya’daki tesisleri satın alması oldu. Bu proje herkes için sürpriz oldu.

Nesip Uzun: Ülkemiz açısından da örnek bir noktada Kastamonu Entegre. Pek çok Türk yatırımcısına da örnek oldunuz onların benzeri yatırımlara yönelmesini ?cesaretlendirdiniz.

Haluk Yıldız: Şu bilinç çok önemli; Almanya güçlü bir ülke diyoruz, ama aslında Almanya’ya güç veren sanayisidir. Bir trilyon doların üzerinde her yıl ihracat yapıyor, bütün dünyada makine konusunda, teknolojide, kimyada lider konumdalar. Sonuçta ülkelere güç veren onların global şirketleri ve markalarıdır. Türkiye’nin daha güçlü olması için global markalara ihtiyacı var. Bizim de hedefimiz global bir marka olarak, ülkemize bu anlamda katkı sağlamaktır.

Nesip Uzun: Ekonomi de siyasetten ayrı bir kulvarda kendi özgül ağırlığıyla yürüyor. Bu ekonominin kendi yasası aslında. Yani ekonomi bir şekilde siyasetten bağımsızlaştığı oranda her ne kadar etkilense bile eğer global bir firmaysanız dünya ölçeğinde proje üretiyorsanız, o ülkede iç piyasadaki olgular onu fazla etkilemez çünkü o dünya ölçeğinde projeksiyon yaparak yürüyor. İç pazardaki küçük dalgalanmalar onu o denli etkilemez sanırım

Haluk Yıldız: Doğru bir saptama. Türkiye 2016’da zor bir yıl geçirmesine rağmen yüzde üç büyüdü.   Bana göre Türkiye’nin en önemli gücü, dünya ölçeğinde projeksiyon yapacak seviyeye gelen olgunlaşmış sanayisi, diğer taraftan da ülkesine güvenen insanlarıdır.

Avrupa’ya baktığımızda da ise Avrupalı yatırımcı, örneğin Rusya’da eğer kendisi için doğrusu oysa, stratejik olarak onun için pazar önemliyse, Avrupa Birliği’nin uyguladığı ambargoya rağmen yine de Rusya gidiyor ve orada yatırımını yapıyor. İran bile böyle değil mi,  onca ambargoya rağmen Avrupalı İran’da harıl harıl çalışıyor.

Nesip Uzun: Bu güzel ve doyurucu söyleşi için teşekkür ederim. Bizimle çok değerli bilgiler paylaştınız eminim ki okurlarımız da bu söyleşiyi büyük bir zevkle okuyacaklardır. 

Haluk Yıldız: Ben de sektördeki çalışmalarınızdan dolayı size teşekkür ederim.

 

yazar

Nesip Uzun-editor yazısı

E-bülten için e-posta bırak